ÜLKEME UMUTTUN
ÜLKEME UMUTTUN
Bir fidandın Büyüklerinin gözünde Ülkenin geleceğine Belki de bir umuttun Hiç yaşamaz zannettiler Belki de ‘’yaşar’’ umuduyla Adını bile ‘’Yaşar’’ koydular Cehaletin kör kuyusundan Çıkardıkları suyla yuğdular Adın gibi yaşadın Onca yokluğun arasında Gün oldu serpildin Tam da geldin okul çağına Askerde çekmesin diye zorluk Okula yazılmana razı oldu Atan baban şimdilik Öğretmen seni çıkardı öne Dedi ‘’okutun bu çocuğu Gönderin enstitüye’’ Çıkarsalar da önüne binbir zorluk Bilgeler engel oldu birilerine şimdilik Dediler okuyamaz bizim uşak Yaban ellerde Bir bakmışsın kaçıp gelmiş Birkaç güne Üzerindeki gittiği elbiseleriyle Herkesi ters köşe ettin Gittiğin enstitüyü pek sevdin Neyse verilen ödevin Gece gündüz çalışıp Bi tamam ettin. Geldi tatil zamanı Çıktın yola yarı yaya yarı atlı Biraz boyun uzadı Biraz da kilon arttı Seni gören köylülerin Bazıları seni tanıyamadı Oturdun bir köşeye Anlattın enstitüyü dilin döndüğünce Tarlada, işte çalışıyoruz deyince Duyanlar hayret ettiler Bu nasıl mektepmiş diye Sayılı gün çabuk geldi Enstitüne geri dönmek istedin Kimisi sevinirken bir boğaz eksildi diye Kimisi de dedi Bu seferlik de gitsin hele Birkaç güne kaçar döner geriye Çıktın yola sabahın erken saatinde Cebinde de üç beş kuruş harçlık ile Bu sefer biraz daha özgüvenle Elveda diyerek bıraktığın köye Vardın enstitüye bir akşamüstü Geldim dedin nöbetçiye ayaküstü Gittin sınıfına her şey yerli yerinde Bir ‘’of’’ çektin, okuluma kavuştum diye Düşündün tatilde derinden derine Ben niye geldim ki bu enstitüye Birden aklına geldi öğretmenin dedikleri Seçmiştin cehaletle mücadele etmeyi Çalıştın sınıfta, derslikte, yapıda Olmadı tarlada, ahırda Hep birlikte bir cennet yarattınız Anadolu’nun bozkırında Beş yıl ne de çabuk geçti İlk geldiğinde çocuktun Şimdi ise bir delikanlı Hayata bakışın değişti Oldun bir devrim neferi Tayinin yapıldı bir köye Unutmadan geldiğin yeri Başladın köylüyü eğitmeye Önüne çıksa da binbir zorluk Hiçbirinden yılmadın Dimdik ayaktasın şimdilik Yarın ola hayrola Çocuklar doldu bak okula Önce garip gelse de Kız erkek bir arada okuma Köylü de alıştı sana Sökünce çocuklar okuma yazmayı Fidan dikmek için alınca eline kazmayı Köylüler dediler bu da bizim gibi Bıraktılar artık öğretmeni yaban saymayı Başladı gece kursları Öğrendiler hem okumayı Hem de yazmayı Değişti dünyaları Her birinin elinde kitap Bıraktılar dedikodu yapmayı Gelinlik kızların değişti dünyası Öğretmenden öğrendiler Dikiş makinası kullanmayı Onu bellediler bir abla Çok sırlarını anlattılar ona Yaşama yön vermeye başladı Enstitülü öğretmen Bu durumdan rahatsız oldu Birileri resmen Akıllarında hep hinlik vardı Öğretmenle birlikte işleri daraldı Hasta olan önce öğretmene koştu O da sorana doktor hastane dedi Hurafeciler bu duruma çok içerledi Asırlardır ne güzel bir düzenleri vardı Köylü enstitülü öğretmene odaklanınca Bu durum bazılarının canını sıktı Başladı bir karalama kampanyası Ne komünistliği kaldı ne de kızıllığı Devreye girdi ağa babaları Kapatmak için bu güzelim yuvaları Binbir çareler arandı En sonunda ‘’ıslah’’ diye Bir yalan uyduruldu İşte o zaman enstitüler Tam da can evlerinden vuruldu… İrdelemeden gidişatı Bazıları olup bitene seyirci kaldı Yok sayıldı bu işe baş koyanlar Ne kadar cumhuriyet düşmanı varsa Hepsi yıkım kervanına katıldılar Tam da istedikleri gibiydi gidişat Üretmek yok Herkeste takım elbise kravat Kaldırıldı okuma saatleri Ve de cumartesi kritikleri Atandı yeni müdürler Her biri birbirinden güdümlüler Takipteyken okuyup yazanlar Kimisi de gönüllü ispiyoncu oldular Daha düne kadar enstitüleri övenler Esen rüzgârla Birden bire dönüverdiler Bir bakmışsın azılı düşmanın olmuş Enstitüden yetişen entelektüeller Akıl sır ermedi bu işe Belki de çok erken oldu Olmayan demokrasiye geçme İşbirlikçiler çok akıllı Kimler açmışsa bu okulları Onlara kapattırmanın Bir yolunu bulmuşlardı Dünya etse de seni baş tacı UNESCO önerse de Gelişmekte olan ülkelere Kalemin kırıldı bir kere Hiç farkında bile değiliz Çok yazık oldu ülkemize… Salih KOÇ 23 Eylül 2020 / Büyükçekmece [email protected] |