AY IŞIĞINDA ZEYTİN HASADI
çok zamandır
şarap içmek istiyor canım ayaklarımı sarkıtıp boğaz köprüsünden kuş bakışı görmek istiyorum gelip geçen gemileri motorları kayıkları balıkları belki de bir şarkı söylerdim - kim bilir -iki kadehten sonra hep yaparım- ama bir tutam şiir araklardım kesin elbet mırıldanırdım boğaz üstüne şiirleri şairlere kalkardı kadehim ve "İstanbul’u dinlerdim gözlerim kapalı" artık ne "bir kuş çırpınıyor eteklerinde" ne de mavi patiskaları yırtıyor gemileri ama "koyun koyuna yatan çocuklar" arta arta "koyun koyuna"lar usta ve yedi tepe simitçi si harami si aynasızı zindancısı yerli yerinde caddeler sokaklar it oynamış yonca tarlası bir kasırga henüz geçmiş sanki kimi alır kimi satar her şeyin bir ederi var rantiye şantiye ağlayan gülen küfreden şükreden bekçi düdüğü imdat çığlığı her gün aynı manzara İstanbul İstanbul olmaya devam ediyor hala yasakmış köprü üstü geliş gidişte öyle kendini atarmış millet oysa bir bilseler her gün aklım estikçe atar dururum kendimi öyle bir iki de değil hani bir ayağım Ortaköy bir ayağım Kuzguncuk hafifçe dokunup kız kulesine ver elini saray burnu Topkapı sarayı Pera Galata kah ordayım kah burdayım gezmediğim semt kalmaz iki yakada döner dolaşır yine gelirim yerime ne kadar içersem o kadar atlarım kime ne hiç öldüğüm olmadı atlamalar da - ama "yaşaya yaşaya ölmek" ne demek öğrendim o anlarda gözümü açsam bozulacak büyü serbest olsa da köprü yine bozulacak ama ben gene de yasakmış gibi yaparım çeker çeker kafayı canım istedikçe atlarım balık ekmek kaç para usta... h.kesimoğlu eylül 2020 |
Yüreğine emeğine sağlık
Selamlar