ÇARKIN FELEĞİ FELEĞİN ÇARKIhayat garipti çok garip kimi kayığını tereyağından kimi zeytinyağından kaydırıyor kağıt gemiler yol alıyordu erimeden, batmadan dünya derya nafakası miço paçalarından akardı benim sandallarım tenekeci boş sesi geliyor uzaktan ne batıyor ne çıkıyor bildiğin fukara salat yağı nafakasına toprak toprağına başak düşerdi cam önüne dizilirdi rengine küserde küskünlüğüm açardı mor mor ben o morlar arasından feleğin çarkını çarkında pervanesini izlerdim zamanı kuruturda yastık altına saklardım sanki ,sanki zaman güneşi doğururken bana da umut doğuracak umudun ekmeğini kıracak ekmeğin tuzuna kanacak bala kaymağa banacak ille de umudun teknesine binecek boş tenekelerce salat yağında mor sümbüllü bir cam önünde çarkın feleğine feleğin çarkına methiyeler dize dize erirdi sandallarım ayağım kayar da anlamazdım kendi mavimde azar azar battığı mi belki zamandı belki umut du can’ı terkedemeyişim belki göre göre ölümün altına imzamı bırakıyorum... Sibel Karagöz |