İDRAKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "26 Ağustos, 30 Ağustos Ve Diğer Zaferlerimizin kahramanlarına saygılarımla..."
İDRAK
I Gün gelip sorulduğunda Verebilmeliydi insan Yaşadığının hesabını... Bir manası olmalıydı elbette bu hayatın! Sürüklenmemeliydi insan Yaban iklimlerin havasında Bir belirsizliğe... Bu duygularla Sıyrılırken Yozlaşmış yaşantıların etkisinden Anlamıştım Geç de olsa ; Aşkla meşkle kaybedilecek zamanda yaşanmadığını... Bu idrak, Bürürken belleğimi Maveraya dönmenin coşkusunu yaşıyordu bedenim! Ecdat mirasıydı bu vatan İlâ-yı kelimetullah için şehit olmuştu atam... Onları anlatmalıydı sesim Onları ifade etmeliydi şiirim... II Mazinin görkemi sararken beni Abidevi şahsiyetler beliriyordu bir bir Oğuz Han, Bilge Kağan, Atilla göründü ilkin Türk birliğinin kurulduğunu gördüm Türk dirliğinin esaslarını ördüm... Alparslan, Fatih, Yavuz Sultan göründüler derken Malazgirt, Çaldıran, Mohaç zaferlerini tattım İstanbul’un fethinde sanki Ulubatlı Hasan’dım... İbn-i Sinâ, Farabî, Mimar Sinan belirdi sonra Üç kıtaya yayılmış ecdat yadigârın saydım Medreseler yoluyla ilim irfan yaydım... Fevzi Çakmak, Kâzım Karabekir, Atatürk göründü sonra Türk’e düşman nice millet olduğunu gördüm Yeni Türk devletini cumhuriyet ilkeleriyle ördüm... Her biri çınar misali büyüktü Her biri oldukça sitemliydi! Yirminci asrın umursamazlığına şaşkındılar Millî kültürden kopmuş nesle kırgındılar... III Tarihin görkemine özümü bandım Ecdadın sitemine yürekten yandım... Çağdaşlık adına Batıya açılmak diye Hak varken batıla kapılmak niye... Belleğimi bu soruların uğultusu sardı Yüreğimde şu idrakin avuntusu vardı: Kurtuluşun özünde diyordu millî şuurum İnancımla bütünleşiyordu Türklük gururum..." |
Saygılar, selamlar.