BİR YAZ GECESİ RÜYASIAkşamın, eflâtundan menekşeye döndüğü zamanlar gelirdin, Yudumlanmadan koklanan şarap kadehi gibi Sarhoşluğun başlangıcıydı bu, bilirdim. Ellerin hep ’haziran güneşi’ gibi olurdu ellerimde, Gözlerin, kumsala vuran dalgalardı gözlerimde; vurup vurup çekilen... Sesin çıkmaz mıydı, ben mi duymazdım Ve bir sevdâ, haykırır,dururdu içimde... .....’Mümkün mü unutmak güzelim, neydi o akşam...’(*) Ve yıldızlar sarhoş olmaya başlayınca Ellerin, ’temmuz’a dönerdi, dudakların bana... Sarışın değildi vakit, esmer de değildi, İnce bir rüzgâr kıpırdanırdı saçlarında, Bir tek onu tanırdım, kumraldı Ve ne zâlim bir kumraldı hem... Sesin yine duyulmazdı ama bilirdim; sevdâlıydı... .....’Rüyâ gibi, hülyâ gibi bir şeydi o akşam...’ (*) Gök, mor bulutlarını sererdi altımıza Ve yıldızlarını dökerdi üzerimize, Güller ve karanfiller, göğe doğru yükselir, Sevgiyle sararlardı her yanımızı, ’Ağustos’, ellerinde ısınırdı artık, Sesin, rüzgâra mı karışırdı bilmem, yine duymazdım; Rüzgâr, bir şarkıyla eserdi şimdi: .....’İçtik kanarak, bir ezelî mey’di o akşam, .....Rüya gibi, hülyâ gibi bir şeydi o akşam...’(*) Ünal Beşkese (2008) (*) Rakım Elkutlu’nun nihavent şarkısının güftesi |
İnsanı, okuyanı hayâl dünyasında gezdiren...
Hattâ hayâllerin gerçeğe dönüşmesi isteğini yaratan bir şiir...
Uslanmaz gönüller için sanki...
Tebrik ederim efendim.