Mürîd ve Nûr
.
. "esâretten mi... cesâretten mi?..." sordum; visâl nerede? dedi; aşk ateşinde dedim; hiç sönmez mi? dedi; kül olmalı korlar erimeli dağlarda buzlar "ah! benim bu mahsûn hâllerim" sordum; neden müptelâyım nûr’a? dedi; e s â r e t t e n niye benim bu yanmalarım dedim? dedi; c e s â r e t t e n . . . Fikret Şimşek . . |
Şiirde bahsettiğinizi günlük yaşantımızda uygulamayı ben :bir şişe içine statik elektriği kapatıp ağzını mühürleyenin, emin hissettiğimiz duygularla kapısını tıklatmamızı bekleyip, teslimiyetimizi alıp mühürlü kapağı açmamızı sağlayıp,statik elektriğin aşk’ı ve şok’u ile engelimiz perdeyi kaldırarak Hiç’liğimizin farkındalığına vardıran varlık olarak görüyorum nacizane...
Her birimizin visal’i olan mühürlü şişedeki bu statik elektriğin fiziksel ve ruhsal bedeni fethedişinde çekilen acılar yanıştır, ancak cesur insanın cesareti , özgür oluşu ile aslolan aşk’ı yaşamak, öz’e dönmek mümkündür diye düşünüyorum çünkü hiç’liğin farkındalığı bir şeye esir isek mümkün değildir .
Derinliklerinde yeşil çoktu şiirin, demek isterim gevezeliğimi durdurarak.🤷♀😁
Yüreğinize emeğinize sağlık Fikret Ağbi,
Dostlukla