YAŞAMAK HAKSA
Bir düş uykusuna yatırılmış gibi
Hissetmeye başladım kendimi Dönen dünya dolapları çarkında feleğin Bana aynı düşü gördürmesi nasıl duygudur Ağırlığında ezilir eğilirim Yılgınlığı ne beladır ki… Bocalıyor bedenim. Yenmeli, kırmalıyım çarkın parçalarını feleğin Alt etmek için tez uyanmalıyım gafil uykudan Ve çıkarak Everest’in uç tepesine Avazım çıktığınca... Tüm evrene sesimi duyuruncaya dek Yaşamak aşkı adına… Yaşam hakkı için İnletmeliyim! Naralarımla. Uyandırmalı son kez Derin uykularında mahkumların Prangaları kırılmalı Bu gök kubbe altında kızgın güneşte Çelikten demirleri Çürümeye durmalı. Kan damarlarında kaynayarak coşkun Sevda adına akmalı Ve de inadına ekmeli tohumlarını Bahar yağmurlarıyla toprağa Özgür bırakmalı. Ah benim göz rengim tatlı bebeğim Nasıl bakabilirsin kem Kamaşarak bakmadı mı tutkun değmedi mi elin tutmadı mı Terlemedi mi avuç için Yüreğin delicesine çarparak aşkla Sevmedi mi? Ey kara bulutlar! Saklamayınız artık gözyaşlarınızı Annelerin yerine de hüzünle tuttuğunuz Al damlacıklarınızdan sağanakla... Yağınız. |
Derin uykularında mahkumların
Prangaları kırılmalı
Ne yazık ki uyanması gerekenler ne yaparsan yap uyanmıyor ustam.
Efsunlanmış kalabalık bir güruh var ve o efsunun dağılması için uyutanlar tarafından canlarının yanması gerekiyor. Burada kast edilen "can" beden ya da ömür değil, maddiyattır. Maddi olarak canı yananlar şöyle bir silkelenip kendilerine gelir gibi oluyorlar ama ne olduğunu anlamaları zaman alıyor.
Ne diyelim el ayak bağlı...
O zaman ustanın da dediğini aşağıya ekleyip ve özgür bırakıp hırsımızı gidelim...
Kan damarlarında kaynayarak coşkun
Sevda adına akmalı
Ve de inadına ekmeli tohumlarını
Bahar yağmurlarıyla toprağa
Özgür bırakmalı.
Sevgi, saygı ve muhabbetle...