CENNETİN KURDELESİ
gözlerin gün boyu,
bakışların öğlen arası... bir öğlen arası kaç zamandır ki sevgilim, bir öğlen arasına ne sığar ki en fazla?.. bir fasulye pilakisi belki, bir çay, bir sigara bilemedin... bakışların beş vakit olsun isterdim oysa, gözlerim gözlerinin kulu ve elçisidir zira... beş vakit gözlerimi gezdirsem kolundan tutup, beş vakit varsam huzura!.. ki bir sevgili, ki bir sevgiliyi, gece yarısından sonra da mutlak görebilmelidir!.. peki ya, ellerine ne demeli? ellerin ki, henüz tüylenmiş bir kuş yavrusu... ki mahallenin en kötü çocukları bile, ki kuş yavrularını avuçlarında sıkmazlar... ki ben kötü çocuk da sayılmam parmak hesabıyla, ki düşün ellerini nasıl tutarım!.. göz göze gelsek hep, el ele gitsek!.. vaktidir mısır pişirsek örneğin, yamaçta kenger toplasak, suda taş sektirsek!.. dolu gözler, boş eller... kaç şarkı çeker ki, kaç sigara içimlik ki, uzak ihtimaller?.. ah ne içimdeki kurtlarla boğuşsam böyle, ah ne dışımdaki dünyaya küssem!.. ah yanağından bir makas alsam, ah cennetin kurdelesini ben kessem!.. |