İhanet
Bir sonbahar günüydü
Ellerimizi birleştirmiş yürürken, Gözlerin bende Kalbin bende zannederek yürürken, Görüverdin o fukara adamı Sattığı takılara takıldı sandım gözlerin, Fiyatlarını sormak için yanaştığını sandım Meğer kalbin delicesine çarptığındanmış gidişin Meğer ben de bulduğunu sandığın ilüzyonların gerçekliğineymiş adımların Meğersem senin gözlerin onun gözlerine değmeye çalışmaktaymış. Hem de henüz bırakmamışken ellerimi yapıyordun bunu! Sıcaklığın terk etmemişken bedenimi, Yanımdayken ihanet ediyordun bana! Birden hatırladın beni! Evet, unutmuşsun varlığımı Ne acı! Ne acı! Halbuki yanıbaşındaydım, Varlığıma karışmış varlığın Ve avucumdaydı teri, avuçlarının Böyle bir ihanet Ben hemen oradayken hem de Ah sevgilim, böyle bir ihanet Nasıl olur, aklım almıyor! Durdurdun bir anda ayaklarının, aklının, hissinin ona gitmesini Ve bana baktın, utanır gibi Yok, yok! Gibi değil. Basbayağı utanmıştın işte! Kızarmış yanaklarından, Hafif eğimli başından En çok da o bakışlarından anladım. Anlamamış gibi gülümsemeye çalıştım Ama yüzümde öyle yabancı durdu ki gülüşüm, daha da mahçup oldun Geri gitti ayaklarım Ben de sandığım kalbin, Ben de sandığın kalbin Meğer hiç uğramamış buraya Artık alamam ki ben seni kollarıma Sanki tenin de başkasının kokusu var Sanki gözlerin de başkası var Sanki hep o adamındın hissi var Anlasana sevgilim! Aklında başkası var, daha ne olsun? |