BİR PAZARTESİ GÜNÜ
Bugün bir pazartesi...
Ömrüm de, hep bu pazartesi gibi geçti. Sabah namazından sonra Güneş görünmedi yüzüme Gün mahkumluğa kara bulutlar ile başladı. Yağmur yağdı, ıslandım biraz. Yağmasa bu yağmur, yine ıslanacaktım, biliyorum. Kararan bulutlara bakarken, Arkasında güneşin olduğunu biliyordum, bekledim... Sabırla hep beklediğim gibi, bekledim... Rüzgar esti, gözlerim doldu, bekledim! Üşümeye başladı avuçlarım, dayanamadım. Düşündüm, çok düşündüm. Bulutlara alışmış gönlüm, Onları dost edinmişim. Usulca kaldırdım başımı, Ne güzel bulutlar dedim kendi kendime. Gökkuşağını aradı gözlerim, sığındım acizliğime Bekledim, ne yaptıysam görünmediler gözlerime Nede bir gram ısınan gönlüme... Beni soran seslere uzandı gönlüm. Koştum, gülümsedim tüm kalbimle Onlarda aldatınca beni, çaresiz kaldım. Onca gönüllerde yok olmanın saniyelerini Emellerimi onlarla birlikte yitirdim. Yine de durmadan bekledim. Bir anda bir ışık vurdu yüzüme Dalmışken gözlerim aralandı, parlayan güneşle Baktım, dikkatle inceledim. Müthiş yaratılmıştı. Gözlerim kamaştı, kamaştı lakin Isınmaya yetmedi gönlüme Bir daha sığındım acizliğime. Ben bir çaresiz, anladım ki Her günümde bir pazartesi günü. Anladım ki her günüm bir pazartesi günü... Her günüm bir pazartesi akşamı Ve her günüm, bir pazartesi sabahı... Değişmedi gönlümün baharı Her geçen yıl aynı his, Aynı ten Aynı sesler. Ben alışmaya yakın Ölmüşe yakın Yaşamaya yakın Sevmeye yakın Sevgiye yakın Acıya yakın Her şeye yakınken Nedense her şey benden uzak kalıyor Olsun. Dedim ya, Yaşamaya yakın Ölüme de yakın. Sevmelere de yakın. |