Şafağın terkisinde bir mazinin kurgusu
Şafağın terkisinde gönderilmiş mektuptur
Gönlümde biriktirip sana sunduğum azık Ne gâm! Adımı anıp, deseler ki ‘meczuptur Aşkın avuçlarında eriyip gitmiş, yazık !’ Alnımı dayadığım toprak bilir acımı Nasıl da susuyorum, nefes yangınımda ey! Harfleri boğazımı yakan dert ilâcımı Üfledikçe kül edip savuruyor garip ney. Perde perde yükselen ayaz vurgunu nidâ Gün be gün ahvâlimi ele haber ediyor Kestikçe bileğimi geceyi bölen sedâ ‘Aşkın bedeli kalpte hep yara bere’ diyor Ayak izine sürüp kirpiğimin ucunu Ufka değen güneşe gölgeni soruyorum Bil ki sana yâr diyen açtıysa avucunu Sürgününe râzıdır olsa bile uçurum Rüzgârın saçlarını kokladığım doğrudur Ola ki yanağına değip geçmiştir bir ân Gezdiğin her sokağı yokladığım doğrudur Mazinin ellerinde ömrümü yiyor zaman Şafağın terkisinde öksüz kalır bilirim Gözyaşımı mürekkep ettiğim her bir satır Yaşla sulanmayan aşk köksüz kalır bilirim Gördüğüm kırık dallar derdimi hatırlatır Nihayetinde… Perde perde sükuta kendini bırakacak İçimde alevlenen yangının vâveylâsı Ve Aşk dayanamayıp benliğini yakacak Sonunda yokluğunda buldum deyip halâsı |
Şiirin güzelliği yazanın yüreğine eş.