RUBAİ
Bir “tek” dörtlükten meydana gelen kıtalara benzeyen bir nazım biçimidir. Kıtadan farkı kafiye örgüsü “aaxa” şeklinde olmasıdır. Türk edebiyatına İran edebiyatından geçmiştir. Rubailerde daha çok felsefî ve tasavvufî konular işlenirken, “Aşk, kadın, şarap” gibi konular da fazlasıyla yer almaktadır.Rubai türünün en önemli şairi, İranlı şair “Ömer Hayyam”’dır. Rubai diğer nazım şekillerinden farklı olarak özel bir ölçüyle yazılır. 24 kalıbı vardır. Onun için her hece kalıbı kullanılarak yazılabilir. Rubaide ilk iki dize dörtlükteki konunun hazırlayıcısıdır. Asıl söylenmek istenen düşünce 3. veya 4. dizede ortaya konulmaktadır.. Genelde “mahlasız” şiirlerdir. Rubai Edebiyatımıza İran Edebiyatından geçmiştir.Divan edebiyatında rubaileriyle tanınmış Türk şairi ise “Azmizade Haleti” olarak kabul edilebilir. Cumhuriyet dönemizin Rubaileri ile tanınan şairleri ise Yahya Kemal Beyatlı ile Arif Nihat Asya’dır.
RUBAİ Gel gör ki, bakışlardan, aşık bir göz, istemez Yanmıştı, o kalbim yar, o hardan köz, istemez Ne yapsam, ne etsem ben, bu kalp candan, severken Gülüşler, yetmiş çoktan, yıkan bir söz, istemez Sadık DAĞDEVİREN BU RUBAİ: Aşağıdaki ARUZ KALIBI ile yazılmıştır (_ _ .), (. _ _ _), (. _ _ _), (_ _ .) Mef û lü, Me fâ î lûn, , Me fâ î lûn, fe î lûn Kalıbı ile yazılmıştır |