UTANDIM
Îmân âbidesi asil soyluydum,
Ar, hayâyı ata ata utandım! Ahlâklı, edepli naif huyluydum, Günahlara bata bata utandım! Mağripten maşrıka nazarım vardı, Nice bin destanı yazarım vardı, Gül alıp satmaya pazarım vardı; Can, cânâna çata çata utandım! Turna göçtü, kaldım aptal kaz ile, Piste çıktım berbat sesli saz ile, Usandırdım sevdiğimi naz ile; Dost, yâreni ite ite utandım! Hicapsız neslimiz yaban özüne, Ana-ata bakamadık yüzüne, Çabuk kandık münkirlerin sözüne; Tâvus misli öte öte utandım! Yedi deniz, üç kıtada nal izim, Ne kaldı geçmişten, söyle ne bizim? Sızlaya sızlaya yandı genizim; Var olanı sata sata utandım! Kul hakkı, haram ne, hiç bilmez iken, Amansız zulmettir üstüme çöken, Gülistan yurduma doldu yoz diken; Haram lokma yuta yuta utandım! Hak, hukuk, adâlet şaşmaz şiârım, Kaybettikçe bitmez, artar zararım, Diyordum ki her güzelde ben varım; Çirkin toyu tuta tuta utandım! Mazluma hâmiydim, zâlime yaman, Düşmana, zorbaya vermezdim aman, N’eylim gelip çattı şu âhirzaman; Yalan, yanlış, hata hata utandım! İlim, irfan bende erdi zafere, Heyhat bize caka satar şimdi kefere, Şanla şahlanmıştım nice, kaç kere; Horul horul yata yata utandım! Ne hüznüm diniyor, ne de gözyaşım, Niyazkâr dertlerden kurtulmaz başım, Her gün kan akıtır soydaş, dindaşım; Umarsızlık kata kata utandım! Köksal CENGİZ (Niyazkâr) |