Ya VEDUDYA VEDUD Öykü öykü sarıyorum zamanı bir alışmışlığın girdabında. Herkes kendi dünyasının önem noktasında... İçinde bulunduğum dünyayı sevmiyordum aslında... Verilen sözlerin tutulmadığı, söylenilen yalanların sırıttığı maskeler, soğutmuştu göz pınarlarımı. Artık dışarıdan nasıl görüldüğümün de hiçbir önemi yoktu. İçeriden görebilenler yetiyordu yoldaşlığıma... Öykü öykü sarıyorum zamanı bir alışmışlığın girdabında. Çocukluğumun masum hülyalarının yerini, acı gerçeklerle takas etmiştim. Attığım her adımı tırnaklarımla şekillendirmiştim. Kâh gülmüş kâh ağlamış kâh sükuta boğmuştum rüyalarımı. Ne güzel de anlatmıştı beni: Yarı yaşını atmış omzuna ,öylece durmakta Sırtına vurduğu her yük dünya zamanında Kâh güler kimi kâh batar Yusuf kuyusuna düşer gibi Ben sır gördüm giz ile perde perde Kimine deli dendi, kimine divane... Pervanelik düşünce ömre Kimse bilemez bu hâl’i melaliki. Yarı yaşını atmış omzuna öylece durmakta Sırtına vurduğu her yük dünya zamanında Kabir yolu dedikleri bildiğin bir bahçe değil ki!... Kimi azabında, kimi güller diyarın da..... |
Kimine deli dendi, kimine divane...
Pervanelik düşünce ömre
Kimse bilemez bu hâl’i melaliki.
.....................................................................
işte o perde ki,
Kul ettiren,
Şifreleri çözdüren,
Kervandakileri bulduran,
Yolun yolcusunu sevdiren,
Muhabbet bağına girdiren,
El Vedüd'dur Rab'bimiz,
Sevmeye sevilmeye hasretiz,
Tüm övgüler ve kalpler onundur,
Rıza-i ilahİ için önce onu sevmeliyiz,
Kul olmak ve sevilmek için ise,
Benlik duvarını yıkamalı ve çiğnemeliyiz,
Değilmi'dir ki ?
Malikül mülk olan odur,
Bedenimdeki zerreciklerin haliki,
Mülkün gerçek sahibi bulan bulur.....
tebrikler....