Issızlık
Issızlık
göğüs kafesimde kol gezer eşkiya sürüsü başım sevda bağlar kuytuda atımın terkisinde yaşmaklı sevgili dağları toz duman geçiyor asi zalim bey orduları dört nala bir yandan yürek sevinci bir yandan korku küf mağara sazlarım dudak tellerini tekrarlanan bir türkü zamanın derini çıkmazımda aşığım deruni serhat ellerin bir kara kışı üstüme tükenmiş erzak kapanmış yollar çabalarım ulaşmaya ramak soğuk nefesim toz buza kendimi yakıyorum sıcak sıcak gözlerimde kiristal damlalar değmiyor tenime şehirli ellerin düş arası bir yolak eğrilir önüme şiir oluyor aşk, şair oluyor hayat ben kaybında başka bir âlem renkleniyor karanlık ansıza dans ediyor cemi cümle bir acaip cenk karmaşa ıssızlık ruhumun derinliklerine savurgan ömrün cafcaflı seferine dönüşsuz düşlere haps kahr zindanı gül demetler belirsiz güzergaha kuşlar denizi aşalı çok olmuş yavaştan kıyıya yanaşan sal ağır ağır sallar kürekleri bir insan bir aşk bir ölüm geceyi boğan yalnızlığıma yıldız toplayan çocuklar peşine ay korkusu gün güneşini saklarken çağlayan derya gürültüsüne karışıp bir acayip sessizlik sızıyor içeri varlığın hiçliğinde ki özlem tanımsız bir hasrete gözler aralanıyor keskin keskin ölüler nasıl çıkar gök yüzüne dinamitlenmiş bir yarın gizine mezar üstü bir güvercin kanatlanır ince beyaz bir tül uçuşur rüzgarda hayalin hay hayında düşlenirken gömülür sevdalar gülistana bunca kuşku kurguda bir parmak bal ağza sonsuza Ahmet Coşkun |