NE DİYEYİM BABA?
Bana bakıyordu...
Yıllarımızı ayıralım o zaman dediğinde en sevdiğim koltuğumuzda oturuyordum. Yutkundum, cevap bekliyordu, ne denirdi? İçinde hep ikimizin olmasına alıştığım eve yabancıyım. İki kişi var yanımızda, babam yanımda. Babama bakıyordum ne diyeyim baba? Cevap vermedim, nasıl ayıracaktık yolları. Daha gözleri ona benzeyen bir çocuğum bile olmamıştı. Kalbim acıdı o an, yanındakini suçladım, kabullenemedim. O yokluğunda yaşamayı unuttuğum adam bunları diyemezdi bana... Dedi, konuştuk, gittiler. Babam kaldı yanımda, ne tuhaf değil mi aile kalıyor ancak yanında. Ne diyecektim baba? Kalkıp kahve yapayım mı, ya da güzel bir yemek, ne dersin? Gidip soğuk suyun altına attım kendimi, hiçbir şey olmamış gibi. Hala ne diyeceğimi düşünüyordum. Kalbimde öyle bir acı var ki, yutkunamıyorum. Valizleri toplamaya başlamıştı babam, neden Valizleri topluyordu babam? Evimden ayrılamazdım, yapma baba... Tabi böyle diyemedim, ben aslında hiçbir şey diyemedim. Valizleri toplamaya başladım. Birkaç parça yeter diyordum, babam gözlerimdeki çaresizliği anlamıştı. Hiç konuşmadık ama o anlamıştı. Bir daha gelmeyeceksin i hissettirmişti bana. Gittim birkaç parça daha koydum, birkaç parça daha ve birkaç parça daha... Tüm eşyalarımı almıştık... Baba hala bu evde izlerim var, gitmeyelim demek istedim. Takdir edersiniz ki diyemedim... Hatta anahtarımı bile içeride unuttum. Bir daha ihtiyacım olmayacaktı nasılsa. Son bakış, son görüş hepsini aynı gün yaşadım. Ve yola çıktık, ellerimde koca valizler, bavullar, çantalar... Ben hala ne diyeceğimi düşünüyordum... Bugün kendime bakıyorum ve diyorum ki söyleyemediğim, sustuğum her şey beni ben yaptı. Sevgiyle... Seher BARUT |