Hüzünlü bir gecedeyim şimdi Dokunamadığım... koklayamadığım... sen! Everest dağının tepesinde esen yel gibi tenim Dokunsan?... Erisem?.. Isınsam?.. Özlemekse; öyle susuzum ki, çölde son günümdeki gibi... Buğday tarlasında; sanki yanlış hasat yapılmış gibi... Hani bir elmanın iki yarısı derler ya? Öyle değil! Eğer kelimelerle ifade edilecekse, Ben, dünyanın kara parçası, sen; _--su--_. Bu dünyadaki ebedi yaşamım Ama suyum Ama oksijenim Ama! Özlemim, özledim! Yarın, sevgililer günüymüş Biliyor musun, beni okuyan sen.. Benim, hiç sevgililer günüm olmadı, Benim, üç yüz altmış dört gün bekleyesim olmadı, Ben nefesimin sonuna kadar seveceğim bir sevgilim olmadı; Benim! ebedi ömrümde yanacağım sevgilim oldu. Dokunamadım, koklayamadığım özlemim, Ruhumu, ateşlerin asil rengi olan maviye büyüyerek yaktım, Bedenimi, dünyada eşi benzeri görülmemiş alevlerin büyüsüyle mühürledim. İzi var, görülmez Rengi var, seçilmez. Diyecekler ki, "böylesi aşk mı var?" Bu aşk değil, aşk olsaydı bir yerden sonra biterdi! Bitmez miydi yoksa? Ben mi yanılıyorum?.. Aşktan daha büyük duygu neydi? Neydi ise o işte... Hani kavuşamayanlara bir isim takarlar ya? Yok, yok, mecnun değildir o O! O en güzel sanatkâr olan Rabbin bana en değerli eseridir. Her bir fırca vuruşunda ki dokuyu hissettirişidir bana.
Sesinin naif edasına bıraktığı ölümsüz eseridir seslenişin. Bir adamın alacağı en güzel eserdir, değerin Özledim dediğime bakma sen. O kelimenin bile bende telafisi yok, Aşkın bende telafisi yok Geçmişin ve de geleceğin telafisi yok, En çokta yanan yüreğimin, hiç kimseden, telafisi yok. Unutmadan söyleyeyim, şimdi gideceğim buralardan Son defa! Unutmadan söyleyeyim, Yüreğim! Seni çook özledim... Seni çok ama çoook Seviyorum..
Aslında, biten bir son sözüm yok, Kelimelerim de... cümlelerim de.. Belki biraz, yüreğimin azizliğine uğradım Belki kelimelerin yetersizliğine Ya da benim acizliğim, Aciz kalıyor insan, Ömründe hep aciz kalırda, En çok, aşkta aciz kalır. Mesela şimdi burada olsan, ve de sana sarılsam... En azından şuan döktüğüm gözyaşımı, Biraz saçlarını, biraz omuzlarını islatsam. Yanaklarımı kaşındırıyor, Yüreğim! Anlıyorsun ya... Bilir misin, yağmur seslim Kelebekler de ağlar Yanaklarından dizilen tuzlu gözyaşları, kanatlarını ıslatır, uçamazlar... Ölürler Kelebekler de ağlar, Yüreğim!
Bulutlar, rüzgâr eşliğinde denizden güç alırlar, Sonra hortum oluşur ya hani! Hani fırtına çıkar, etrafı tarumar eder... Ben bulut olsam, sanırım o rüzgar muhakkak aşktır... Hani denizler coşar.. Hani, ne bileyim.. İçimde fırtınalar kopuyor, Yüreğim!... Sence bu fırtınaya kaç kelebek ağlar Kaç kelebek dayanır... Kaç binanın çatısı söküp götürülür? Bildin mi ? Çatısız kaldım... Sensiz kaldım... Ağlayan kelebekler de yas tuttum Unutma sevdiğim Kelebekler de ağlar, Yüreğim!..
Bir kış edası var üzerimde Dedim ya ben kara parçasıyım Üzerimdeki kar üşütüyor beni.. Hani diyorum, bi’ gelsen? Bu kış bitse.. Baharı dört gözle bekleyen koza... Yağmurla eriyen kar... Özledim diyorum yahu.. Kelebekler de ağlar... Ben de ağlarım, sorun yok Sorun yokta, özledim Özledim, Yüreğim!.. Tıpkı, tomurcuk açan çiçeğin, güneşini hasretle bekler gibi... Bebeğin; annesinin sesini duyunca, çırpınarak ellerini sallayarak çığlık atışı gibi... Rüya da kahkaha atan çocuğun, dünyaya mutluluğun var olduğunu hissettirişi gibi...
Yarın, sevgililer günüymüş duydun mu? Dünyadaki bütün çiçekleri sana armağan ettim.. Gökyüzündeki bütün yıldızları, senin gözlerine feda ettim Tüm böcekleri uyandırıp sana dua ettim Yağmurları, gözyaşlarımla karıştırıp kaybettim.. Limana gelen bütün gemileri, sen yanımda yoksun diye batırdım. Ağlayan bebeklere, senin yüreğini hissettirerek uyuttum. Kelebekleri de ben ağlattım.. İnsan sevince biraz bencil oluyor belki, ama ruhu bir kuş tüyü kadar duyarlı oluyor... Biraz yakıyor.. biraz su serpiyor... Mesela sen bende hep bir su oldun, Ben sen de hep bir ateş... Hani bi sesini duysam... Sanki bahar da çiçeklerin kokusu, genzimi yakar gibi yaksa(n) Hiç adını bile duyulmayan bi enstürman ruhumu abad ile kayırsa. Her günümü, bin gün gibi yaşasam... Yine böyle sayıklasam ismini, ölüm döşeyimde ve sonra Kelime-i Şehadet getirsem... Uyandığımda sana sarılsam... Dünyada alamadığım kokunu, cennette alsam mesela... Unutmadan söyleyeyim Seni çook özledim... Seni çok ama çook seviyorum
Şubatta yarılandı değil mi Yüreğim.!? Eskiden uzun haftalar aylar kar altında kalırdı toprak Eskilerden aşklar can alıcı acıyla yaşanırdı Ya duymadığımız aşıklar ? Mesela kimsenin bilmediği biz. Susamıyorum bu gece.. Hangi gece? Saat sabahın üç’ü Saat gönlüme pusu atmış... Uyutmuyor piyanonun sesi, kulaklarımda çınlaym gerilen Kemanın uğultusu Ruhumda senin sesin Gözlerimin önüne hayalin düşüyor saniye saniye... Ah ben düşüyorum yere.. Ah... ah.. Yüreğim.. . . .
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kelebekleri de Ben Ağlattım şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kelebekleri de Ben Ağlattım şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Emeğine yüreğine sağlık usta
Selamlar