Kader getirdi bizi bu boş fani aleme sancı içinde geldik sancılı gidiyoruz nefsimizle büyüdük heves yoktur selama bir şey anlamadan da boş beleş ölüyoruz
Asi ırmağı gibi bent mend takmaz aşarız hep kolaya kaçarız zor görünce şaşarız mazluma güç yitirir güçlüden de kaçarız haktan uzaklaştıkça sararıp soluyoruz
hayır hasenat bilmez hep çıkara taparız eğri büğrü işlerle doğru yoldan saparız
tüm ömür kışta geçse fark etmez ilk bahar yaz kırdığın tüm kalpleri sarsan da gitmez ayaz bir gönül mü kazandık yapmadık ki biz niyaz pula teslim oluşta günahla doluyoruz
konu komşu tanımaz hep çalıp da çarparız fakire değer vermez zalime göz kırparız
şaşkın ördekler gibi doğuştan biz kordayız burnumuz Kafdağı’nda ne şeref ne ardayız işlenen hep kötülük kâr değil zarardayız oynanan oyunlarda bakar kör uyuyoruz
hatır gönül tanımaz hak pak işi teperiz kul hakkı çalarız da keyf olunca serperiz
can çekişse de yetim gönül bizde aheste bunca zulüm var iken vicdan hapis kafeste onca ettiğin zulüm şer olur son nefeste yapılan kâr kalmaz ki örnek var duyuyoruz
iyilik nedir bilmez kötülüğe çeperiz mümine arka çıkmaz kahpelere siperiz
murdar ettik hayatı yok gidecek yerimiz bundan sonra nafile akmadı ki terimiz mezar da almaz bizi cünup oldu derimiz hak adalet dururken hep çıkar soluyoruz
Hakka kulluk etmeyiz iblislere tekeriz kula kul olup gittik yapılanı çekeriz...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
-Sancı içinde geldik sancılı gidiyoruz... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
-Sancı içinde geldik sancılı gidiyoruz... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Değerli şairim sayfanızda akıcı anlamlı ve kurgusuyla mükemmel eserinizi beğeniyle okudum kalemin daim ilhamın bol olsun nice güzel eserler kaleminizden okumak dileğiyle selamlarımla kalın sağlıcakla
Öncelikle Azap Ustayı, Azap Ustanın güne düşen şiirini ve bu şiiri güne düşüren seçki kurulunu canı gönülden kutlarım. Şiir hak ettiği yeri bulmuş. Saygılarımla
Güne yakışan güzel bir şiir okudum. Gönülden tebrik eder sonsuz başarılar dilerim. Şiir sanat ve hayat yolunuzun su gibi açık ve Güneş gibi aydınlık olmasını dilerim. Sevgi ve saygılarımla birlikte sonsuz başarı dileklerimiz iletiyorum. Dr. İrfan Yılmaz. BODRUM.
Güne düşen şiirinizi iki sefer okudum. Tebrikler öncelikle ama yanlış yazılan kelimeler olmamalı bana göre seçilen şiirlerde. Örneğin ''güç yitirir'' değil 'güç yetirmek olmalı, ''cünup'' değil 'cünüp olmalı, ''mundar'' değil 'murdar' olmalı, '' hakka kulluk'' değil, 'Hak'ka kulluk' olmalıdır. Bazı özel isimlerde yazım kurallarına uyulmuş ''Kafdağı’nda '' bazılarında ise uyulmamış ''asi ırmağı'' gibi.
Amacım sizi yargılamak değil. Ana dilimiz adına bunları kendimizde bir görev olarak görmeliyiz diye düşünüyorum.
Ana dilim sen varsan şüphesiz Bülbüller gibi şiirler söylerim Sen de yok olduğun gün şüphesiz Ben de bir papağana dönerim
Diyor şair dizelerinde. Bizler de hasbelkader şiir yazan bireyler olarak bunlara dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Türk Halk Edebiyatımızda ve türkülerimizde sıkça kullanılan bu biçim bir yandan da hoşuma gider, samimiyet hissi uyandırır bende. "Dağdan kestim kereste, kuş besledim kafeste" gibi... Şair kendi dilini de iyi bilmeli, sözcük dağarcığı geniş olmalı. Dil ve yazım kurallarını, noktalama işaretlerini yerinde kullanabilmeli. Çok fazla noktalama işareti şiirden dikkati kaçıracağı için önerilmez, hatta iki nokta üst üste, noktalı virgül gibi işaretler kullanılmamalı diyenler de var. Ayrıca anlam değişmesi söz konusuysa ve hecenin uzatılması gerekiyorsa harflerin üzerine inceltme işareti ve dörtlükler veya şiir bölümleri arasına boşluk veya işaret de konulmalı. Şair dilinin temel kurallarını ve inceliklerini de az çok bilmeli, örneğin "çiğ" ile "çiy" sözcüklerini ayırt edebilmeli. Gülünç durumlara ve yanlış anlaşılmalara neden olmamak için bu yazım farklılıkları ve sözcük ekleri yerinde kullanılmalı. Özellikle -de, -da eklerinin birleşik mi, ayrı mı yazılacağını mutlaka bilmeli. Şiirde "gizem" de çok önemli ve bence değerli bir unsur. Birçok şair yazdıklarının bir kısmının sırrını kendinde saklamak ister, saygı duyarım. Bugün İstiklâl Marşımızda geçen "Ulusun, korkma; nasıl böyle bir imanı boğar?" mısrasındaki "Ulusun" sözcüğü Ulu olmaktan mı, ulumaktan mı gelir, hala tartışma konusudur örneğin. Kim bilir, Mehmed Âkif de böyle tevriyeli olmasını istemiş ve bir açıklamasını yapmamıştır, anlam değişse de her iki anlamda yerinde bir sözcük çünkü. Şairin birkaç şiiri ezbere bilmesi çok önemli. Günümüzde kendi şiirlerini bile ezbere okuyamayan şairler varken bu biraz garip olacak, ama başta İstiklâl Marşımız olmak üzere büyük şairlerin çok bilinen eserleri yeri geldiğinde ezbere okunabilmeli, bir sohbette veya yorumda örnek verilmek istendiğinde hemen akla gelebilmeli. Şair her türden ve değişik ülkelerden şiirleri, kalıpları ve sanat ögelerini bolca okumalı, ufkunu açmak ve daha geniş pencereden şiir dünyasına bakmak için hem çağdaş, hem klasik şiirleri ve sanat ögelerini bilmeli. Böylece eserleri daha anlamlı, daha okunaklı olur ve akacağı suyu ve yolu bulabilir, birçok büyük şair gibi kendine özgü bir tarzı olur.
Sevgi ve saygılar sunuyor, gerçek hayatta da şiir ve sanat hayatınızda da başarılar diliyorum.
Merhaba değerli hocam. Herzaman ki gibi harika bir şiir okudum kaleminizden. Yazdıklarınız çok doğru. Aynen katılıyorum. İyi olmanıza çok sevindim. Şiirinizi ve gün başarınızı kutlarım. Nicelerine inşallah. Sevgi, saygı ve selamlarımla.
Her zamanki gibi,Çok güzeldi,harikaydı, Allah hayırlı uzum ömürler versin, yüreğine ellerine sağlık Üstadım çok acıklıydı,sevgi ve özlem vardı, akıcı anlamlı düşündürücü idi, kutluyorum Dualarımla selamlarımla
Kader getirdi bizi bu boş fani aleme sancı içinde geldik sancılı gidiyoruz nefsimizle büyüdük heves yoktur selama bir şey anlamadan da boş beleş ölüyoruz
Efendim ruh coğrafyamızın haritasını ne güzel çizmişsiniz. İklimi kurak, suları tuzlu, arazisi çorak... Yaşamak için birbirinin boğazına sarılmak, birbirinin etini yiyecek kadar olmak... Oysa hayatın en güzel coğrafyasında, en güzel iklim ve en mümbit araziye sahipken bu duruma nasıl geldik sorusunun cevabını aramayı aklına bile getirmemek. En acısı da yıldızlar kadar uzak umut ışıklarının Ay kadar yakına geldiği anda kararması... Karartılması... Kendi içinde evrimi yaşarken neye dönüştüğünü soracak bir Darwin'i bile bulamamak.......
Aslında insan kendine baksa, ne büyük bir mucize olduğunu görür. Aklı yerinde olan boş yere yaratılmadığını bir gayesinin bir amacının olduğunu anlar. ama ne yazık ki nefis ve şeytanın elinde oyuncak hale gelen insan yaradılış gayesinden uzaklaşmış, adalet ölçülerini yitirmiş, haksızlık ve zulümle, bencillik ve kibirle kendini herkesten üstün görme yolunu tutmuş. Ben bilirim mantığı yıkmış huzur dünyamızı.
Ormancı almış eline keseri hep bana, hep bana diyor... Oysaki al eline testere kes ortadan Gönüller şenlendin..... Değil mi?
Çıkarlar nedeniyle çizgimizden çıkmışız üstadım. İnsan oğlunun fıtratı bencil. Dil, yürek sesi ve beyin gücü ortak bir paydada buluşursa işte o zaman aşacağız her konuyu fakat ; Dediğiniz gibi ÇIKARLAR işte.... İnsanoğlu kendine zarar verdiği kadar hiçbir şeye vermiyor.Mundar ediyor hayatı.