Hasbihal
Doğuda bir yerlerde ateş yakılmış; alevi
Tüm dünyayı kuşatan deli rüzgâr hangi yönden Esip gürlemiş? Temeli nemi almış canevi Göçünce karardı gök, yağdı har har yerküreden! Akıllara esir almış kıvılcım pervasızca. Meğer damla damla düşermiş bir garip intizar. Çağrıya gidilen çetin yollar kapatılınca; Her tabiattan insancık mesafeden ah ü zâr. Yürüyenin kaçtığı, kaçanınsa tutulduğu Şu nefes, altından da değerli takılan serum... Bir imtihan ki o malum sorunun sorulduğu, Cevabın içinde olduğu kaçıncı oturum. Ne zaman ve kim bulacak yanıtı o da meçhul... Trenler küsmüş yolcusuna istasyondan kalkmaz. Yollar mahsun kalmış olsun yine de hüsnükabul. Evdeyim istirahat değil mecburî imtiyaz. Penceremde buğday tanelerini kuşlar yesin. Onlar yesin ben vereyim böyle sürsün muhabbet... Şurdaki dağın her detayını bile çizersin. Of ne zormuş dört duvara sığdırılan hürriyet! İnsandan arınılmış tabiat yaşar baharı. Papatya, kır çiçeğine konan bal arıları. Hey, saymakla biter mi hiç eşsiz harikaları! Bulutlandı yine taşıyor gözümün pınarı. Yeni bir sabah yine gün doğumu, göremedim. Ağla, bu hâlâ insan kaldığına emaredir. Bugünü dünden farklı solumamdı tek tesellim. Gülümsemem belli belirsiz, deva’m gam’zededir. ................ devam edecek inşallah. Mesut Tütüncüler 19.04.2020 DENİZLİ |