MEKTUP ARA BÖLÜM:/ler) 4Ne tuhaf! Garip bir suskunlukla size karşı bir çekingenlik oluşuyor bende. Size karşı duyduğum ve hissettiğim şeyleri hiçbir kadına (eşimde dahil) karşı duymadım. Sizi kucaklamak, öpmek ve bırakmak gibi bir duygu yaşamadım. İlk defa bir kadına, size böyle, tuhaf ama inanın, güzel duygular hissediyorum ve yaşamak istiyorum. Her türlü sevgiyi göstermede hazırım gibi.. tuhaf romantikleştim. Yatakta farklı şeyler düşünmeye zorluyorum kendimi; yatınca ya kadar. Sonra hiç farkına varmadan siz aklıma geliyorsunuz ve kalıyorsunuz. Hayalimdeki güzel yüzünüzün tüm kıvrımlarını çıkarıp atmak cesaretini gösteremiyorum bir türlü. Aksine sizi düşünmek tuhaf bir zevk veriyor bana. Bırakıyorum, sizi düşünüyorum hep. Tek korkum böyle ilerlerse size karşı “Aşkım” Kalkarım bir gece vakti otururum yatağıma, gözüm pencerede, ne yaparım? Sahi ne yapmamı isterdiniz? Keşke cesaret edip o (şu) an telefonda size sorabilsem.. Farkına vardınız mı ne çok sonu iki (..) noktalı cümlelerim var. Nasıl bir çıkmazdayım? Lütfen.. Biliyorum ki (bu saatten sonra) benzersiz ve kuvvetli olan aşkım-sevgim şimdiye kadar yaşanmışlardan farklı bir sevme.. Benim size bağlanışım ebedi artık, işte farklı olan bu. Aşk çok zaman sonra da azalan, yok olan bir duygu olsa da, sizi tanıdıktan sonra sanki sizdeki duygular ile bendeki yeniden yaşam bulan duygular sonsuz bir anlaşmaya gitmiş gibi.. Ve zaman ne kadar zalim ve gaddar tarafını gösterip gösterip gitmeye (akmaya devam etse de –umurumda değil-) nihayetsiz bir sakinlik içinde, yorulmadan size seveceğim. İkimizin beraberliğine engel olan durumum yani yaşım malumunuzdur ama ne yapayım hiçte mantığı olmayan aşkın yüceliğine vardım. Bununla onur duyuyorum. O kadar da birbirimize yaklaştığımız, yakınlaştığımız halde.. Vay bana! Ne acılar çekiyorum, inanın. Uyanıyorum çoğu geceleri –saate bakmıyorum inanın.—oturuyorum yatağımın ortasına, kanımın, düşünce, duygularımın her zerresine işlediğim sizi düşünüyorum, düşünüyorum.. Mutlu oluyorum Biliyorum ve bunu her defasında tekrar etmekten alamıyorum kendimi; birlikte olabilme noktamız yok. Keşke olabilseydi. Elimde, avucumda ne/neyim versa, hangi değer(ler) varsa hiç düşünmeden bırakırdım. Mademki size/sana geliyorum/kavuşuyorum, biliyorum eksik olan her neyim/yanımı siz tamamlardınız. Buna da ben inanıyorum. Ortak iş alanımızda, bundan sonra bana düşen sessizce yanınızda/yakınınızda olmak tek isteğim. Sizi düşünemediğim saat yok gibi. Sizde farkında mısınız (acaba) diye düşünüyorum. Mutlu oluyorum. “İhtimal” diyorum kendi kendime. “Olsun” diyorum böyle daha çok mutlu oluyorum. Siz beni kurtardınız/kurtarıcım oldunuz ya. Bunun bedelini de sizi sevmekle ödiyeceğim, karşılık beklemeden. Ve hakikatten şunu öğrendim sizi tanıdıktan sonar, “hayat, duygu, zevk, birliktelik, aşk, mutluluk” ve daha nice sayamadığım kavramların anlamları ya basit, boşmuş ya da ben öyle bilip yaşıyormuşum. Mesela sizin için çarpan yüreğimin ne denli coşkulu, farklı olduğunu, beni daha fazla yaşama/yaşamaya bağladığını buldum/öğrendim/hissettim, yaşadım ve yaşıyorum. Teşekkürler varlığınıza, var olmanıza… Şükürler o güne, sizi gördüğüm o saate, o kısa zamana ve devamını sağlayan varlığınıza. Mektup yazmanın heyecanını (yeniden) yaşıyorum mesela, Uzakta/yakında olan varlığınızı bedenimin her noktasında hissediyorum mesela, Yarın sizi tekrar göreceğim sevincini yaşıyorum mesela, Mesela, Sizi görmediğim veya varlığınızı bulunduğumuz mekanda algılamadığım vakit tıkanıyorum.. |
Keşke..