aklında bulut olmayanın gözlerinde yağmur olmazSon çeyrek umudunu da bozdurup boncuk boncuk hırka ördün çocukluğunun omzuna. Köşe başında kuru sarmaşıktı ikindin, saçlarını güze bırakıp bir salkım üzümün dergâhına uzanan. Ne zaman cenneti eksen yüzünün toprağına, cehennem açtı yanakların. Yangın, yangın üstüne… Külünü suya savurmuş bir masalız şimdi, gecenin düşünde iki kandil gibi asılı kalan. insan ekip taş biçiyor kalbimiz aşkın ölü toprağından bacasız ömrünün isli yalnızlığıdır bu yamalı gülüşünle bıçağın sırtından gelip Ankara’nın mavisine akan köpüğünü sevdin en çok kırmızının bir de dikeni tetikte güllerin isyanını tanrıdan başka ne kaldı ki gözlerinde baktığın şu kırık dökük aynadan göçüğünü sevdin en çok sevdanın kırlangıcın göçünü bil ki sırrı çiçek açmaz cevizin kabuğu kırılmadan sayfalar dolusu boşluk, iki satır insan, üç kelime aşk, dört kitap ayrılık kırık masalardan ahşap gölgeler yaptık şerefine dostluğun hiçbir şarkıyı dalından koparmadan anlat yağmurun öyküsünü ne canımızdan eksik olur ölüm ne de ayrılır su beyazından Ferhad Gülsün |