GELDİM DE GELDİMYaşayan anlatır Kurt ile Aslan. Davarın ardında gariban çoban. Düşmanlar Yurduma saldırdığı an. Çakala sürüyü bırakıp geldim… Yavrusu ardına koşar analar. Körü, sağırı hep ağıtlar yakar. Sanar o soysuzlar, gariban bunlar. Anama, Babama sormadan geldim… Kahvede oturup oynardık tavla. Üç beş arkadaş olursa pekala. Çocuklar, nineler ah eder abla. Sılama yuvama söz verdim geldim… Sırt sırtadır bizim köyde ahırlar. Yaşlanmış eller icarda tarlalar. Köylüyü efendi görmez ahmaklar. Halama, Amcama söz verdim geldim… Başında yazması taze dul ablan. Mahalle halkında gözde yaş alkan. Hainlik eder içimizde kalan. Kahpe Yunana da vurmaya geldim… Odamda kalmadı bir soba yakan. Babadan oğula, topluca yatan. Medeni olmaz yurduma saldıran. Boynuma hançeri sokmaya geldim… Yağardı baharda yağmur ve karlar. Köyümün ardında devasa dağlar. Yârimi bıraktım ahlar ve vahlar. Vatanı Milleti sayıp da geldim… Oynaşır çocuklar geçerdi davar. Köyün delisiyle ardında çomar. Bu uğurda can veren atalar var. Onlardan birisi olmaya geldim… Dağlardan dökülüp akardı sular. Gönlümün yarası durmadan ağlar. Sevdiğim ardında acılar toplar. Mezara kendimi gömdüm de geldim... Bayırda dikilen heybetli orman. Tepede gördüğüm aç bi aç hayvan. Olmasa bayrak, olmasa bu vatan. Kendimi zincire vurmaya geldim… Çeker körpe kızlar düğünde halay. Gençler diğer yanda onlarda aday. Zamansız bozkurda saldıran kobay. Kalleşe karşı da durmaya geldim… Mazide kalacak ulusça bu can. Ne canlar verdi uğurda bu vatan. Müslüman olmayıp içime sızan. Onbeş Temmuzda da sırata geldim… Bülent SAĞLAM |