Kirli Oyuncaklar
Tarihin satırlarını çevirirken arınıyorum;
Hurma ağaçlarında gezinen o bal arıları gibi. Ama doğruluk yok içimde, Cesaretim de yok... Tam bir çelişkiyim bu noktada; Tıpkı çıfıt çarşısı gibi; karmakarışığım kendime. Biraz efkârlanıp Barba’yı çağırıyorum yanıma... Bana buralarda çiçeklerin solduğunu fısıldıyor. Önümden kediler, çocuklar geçiyor. Martılar kafamı şişiriyor. Kapı önlerine yığıldığımı iyi bilirim çoğu zaman. O eski sohbetleri aradığımı iyi bilirim. Fakat bulamam; o serseri vede namuslu adamları... "Buralar eskiden böyle değildi" diyor Barba. "Ne yedinci tepenin eteği ne de İzmir’in meydanları; Yeşildi ve güneşliydi, ama şimdi tarihini o da sırladı." "Hayat, kendine yabancı olanları sevmez Barba... Sen yine de, o eski hikâyeleri anlat dostum!" diyorum Barba’ya. Yaşlı adam da benim gibi yorgun, Benim gibi yabancıydı kendine... Yer -gök arasında saklandığımı iyi bilirim... O arıları o ağaçlara konarken bir daha hiç görmedim; O gün son gündü... O kirli oyuncaklar çarşısında öldüğümde. Meral Meri /Söğüt Ağacının Gölgesinde / Kirli Oyuncaklar |
Yazan yüreği kutlarım…
Şiir yaz...
şair sev…
Şiir oku...
.................................................... Saygı ve selamlar..