Mehmed'e
Gayri anlatılmaz bu savaş bence,
Dağ, taş konuşmuştu kendi dilince; "hücum “diye bir ses duydum ilk önce, Sonra "Allah Allah" dedi Mehmed’im... Ne ana, ne sıla, ne yar hayali, Bir gör Mehmed’deki kükremiş hali, Kırpmadı gözünü, yağmur misali, Mermi yedi, havan yedi Mehmed’im... Bu öyle bir iman öyle cehit ki, Secde eder cümle canlı ve bitki, Bir temmuz akşamı Allah şahit ki, Şaha kalkmış vatan idi Mehmet’im... Tepeler... Kan, barut dolu tepeler, Süngü-süngü, namlu-namlu tepeler, En önde fırladı dedi : "Bu sefer, Yıkam bu ateşten seddi" Mehmed’im... Bir mermi göğsünü dağıtmış diye, Mümkün mü talihe Mehmed baş eğe! Meydan okur gibi kahpe feleğe Devrilirken gülümsedi Mehmed’im... Bu akşamlar yıldızlar sararmış gibi, Tepeler titreşir hava kış gibi; Bir dağın sırtında dağ varmış gibi, Omuzlamış bir Mehmed’i Mehmed’im... Fuat AZGUR ... Binlerce doğarız bir kere ölür ‘Bir dağın içini başka dağ bilir’ İmanımla geçtim susuz çölleri Yanımda düştüler çölün gülleri Ardımdan gülerken kahpe dölleri Mutlaka bunun da hesabı olur ‘Bir dağın içini başka dağ bilir’ Hür doğdum yaşarım ötesi olmaz Bu vatan aşkıdır sahtesi olmaz Her şehit bir dağdır tepesi olmaz Mehmed’i an değil koca çağ bilir ‘Bir dağın içini başka dağ bilir’ Yolunu şaşırıp Tevhit ’ten sapan Kanımız üstünden siyaset yapan Allah’a değil de kuluna tapan Bir gün karşısında Mehmed’i bulur ‘Bir dağın içini başka dağ bilir’ Güldüğünüz acı sizi de bulur ‘Bir dağın içini başka dağ bilir’ Doğu A. |