DAYANAMIYORUM.
Ben sakladığım resmine, gönlümün
Bulutsuzluk özlemini işler Üzerine çalıntı sözlerimi eklerim Buna kimse bir şey demez. Kader hep kahpedir ama Ördüğü hiçbir ağ Beni senden ayıramaz. Ey yazımın bozukluğundan mıdır bilmem Kurduğum hiçbir cümle yüklemle bitmez Bir önceki satırdaki gibi Bir önceki satırdaki... Tekrarına mecburum Her günü sensiz geçirmenin. Yangında ilk kurtarılacak Devlet arşiviydi aşk. Aşk, beş parasızların temel besini. Üretkenliğimden değil bu yazdıklarım Cehennemin ateşli günlerinden. Yağmur hep bu kadar sert mi yağar? Zor günlerde umuda tutunmaktan Ellerim, çok yoruldu. Gözlerim, bakmadan görmeyi öğrendi, Ben diyeyim 8296 gün Sen binlerce yıl düşün. Düşümde gördüğüm, senin düşün. İç güdüsel savaşlar geçirirken ruhum İçime güdülmüş, korku sarmış Dörtten daha fazlaydı yanları dikenli tellerin Senin ellerin. Ben ne yanıma baksam senin dikenlerin... Ben en çok sen acıttın, Son, sen acıttın. Şimdi mağzur görülesim var Ölesim var, öldürüp-öldürüp de Diriltesim var. Sevesim var, hevesim var. Umudu nemlenmiş bayat bir kalbim var. Bir tek sen yoksun. Ben artık buna Dayanamıyorum. 15.02.2008 YUCATAN BASIN - MEKSİKA AÇIKLARI... |
Şiirin bir bölümünde kendime -kalemime- olan bir eleştiri de vardı.
El yazımın bozukluğundan mıdır bilmem
Kurduğum hiçbir cümle yüklemle bitmez
Bir önceki satırdaki gibi
Bir önceki satırdaki...
Cümlenin orjinal hali "Bir önceki satırdaki el yazımın bozukluğundan mıdır bilmem, kurduğum hiçbir cümle bir önceki satırdaki gibi yüklemle bitmez." olacaktı.
Şiir içerisinde güzel duruyor bu tür devrik kullamıar ama Türkçeyi iyi kullandığım kadar katlettiğim de oluyor...