SENSİZ, İSTANBUL
Bak! Ellerimde, bir cennet,
Senle nefes alan -yaşayan-. Sana muhtaçtır güneş. Sen yokken İstanbul öylesine çırılçıplaktı. Terkedilmenin bileylenmiş bıçakları... İstanbul öyle bir çamurlu ve kirliydi ki Sokaklar nefesi kesilmiş meleklerle doldu. Yalnızlık şarkıları mırıldadım. Kulaklarımda uğultusu; İstanbul ağlamaya doydu. Ben sana açlığımla yığıldım kaldım. Kolumdan tutup ayağa kaldıran, Yine yalnızlık oldu. "Mazeretim var." Diyorum sana İstanbul! Benden daha mahvolmuş değilsin. Ben adının harflerini seçtim Kitapları yazmak için. Anlatmak neye yarar? Öyle bir ezberledim ki acısını. Gün iyileşmeye yüz tuttu. Sen geleceksin diye, İstanbul bile tazeledi makyajını, Güllerle -kırmızı-, özenli sözlerle. Söylenecek ne kaldı İstanbul? |