Hülâsa
Şiirde Gündem...
İç örgüsü; bulaşığı beklemiş makine gibi.. Şiirlerin öyle pis ki, öyle çöplük kokuyormuş.. İçine din diyaneti sıkıştırma mısraların Kurtarmıyor neticede, çamur gibi akıyormuş.. Kimi varmış horluyormuş, her mısrada şiirlerin. Kimi de var melül melül, hep kasaba bakıyormuş.. Ben eleştirmem üstâdım, ayıpsın adamsın haşa; Şu dulmuş, şu bu emekli, o da dertten şakıyormuş.. Ütüsüz dışarıya mı çıkar hiç beyefendiler. Jilet gibi hece yazan şairler de çıkıyormuş.. Hanımefendi dediğin siyasette at başıdır. Hökümet efendiler de, buna kafa takıyormuş.. Bir Kanunname yazarak şiir peşkeş çekilince, Kimi şair sinsi sinsi hutbe yazıp çakıyormuş.. Bağında soğan sarımsak ile meşgûl olan da var. O da aynanın başından, kaynar suyu döküyormuş.. Şehit fakir olur, birkaç kelle için feryat etme! İtibar saltanat kurmuş, suyu sütle yıkıyormuş !.. Bir virüs peydâh olmuş ya; "demokratik bir virüsmüş" !.. Bakan, başkan, han, padişah bile ondan çekiyormuş... Tütüne gelen zammı yaza yaza usanan da var. Savcı soruşturma açmış, hakim tütün ekiyormuş .. Evlenecek çağda bekar kalmış kimi kuşakların Kimisi aşk kiralamış , edebiyat yakıyormuş.. -Ki dürüstlük yazımını öğrenmeden rektör olmuş. Diplomaya rüşvet verip iki ayet kakıyormuş.. Sanırım çoğu sübyancı, oğlancı çıktı bunların.. Şiirde hop hop oynayıp birdir bir mi sekiyormuş.. Amerika Rusya derken, lak-lak yemiş tüm mirası. Hacı emmi olsun demiş, Allah diye okuyormuş.. Hülâsa üstâdım ne der- ne demez şair olunca; Ben ki... Elde terlik, fır fır… Şu dilimi dikiyormuş.. ******* 1. ŞAİRİN HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ HAKKINDA BİLGİLER Yazar’ın hayatı; dünyanın hızlı bir değişim ve gelişim sürecine girdiği çağa denk gelmektedir. Dünya genelinde yoğun değişimlerin yaşandığı güç dengelerinin ve yeni parametrelerin oluştuğu; hareketliliğin dijital platformlara dönüşmeye başladığı, bunun yanı sıra dünyanın soğuk mücadeleye (psiko-sosyal savaşlar) geçiş döneminde kişiliğinin temel taşlarını bulduğunu söyleyebiliriz. Özellikle 1980 sonrası Türkiye’de a-politik bir gençlik evresi geçiren yazar, kişiliğinin altın harmanını bu dokunulmaz sahada geniş ölçüde oluşturmuştur, Çağına ve çevresine eleştirel bir perspektif ve tutumla yaklaştığını genel olarak yapıtlarındaki izlere bakarak söylememiz mümkündür. Bu dönemin en belirgin özelliği sorgulayan, her açıdan bakmayı gaye edinen ve sentez yapabilen bir kuşak olmasıdır. Kalıplaşmış sosyo-ideolojik yaklaşımlara temkinli yaklaşan bir kuşak olması da ayrı bir özelliğini teşkil eder. Bu bağlamda yazarın, sosyo-kültürel olgular üzerine derinlemesine eğitim ve araştırma, sorgulama imkânı bulduğunu görürüz. 2. ŞİİRİN BİÇİM YÖNÜNDEN İNCELENMESİ a. NAZIM BİRİMİ: Şiir yazım biçimi olarak şair, beyit kullanmıştır. Beyitler müfrettir (kendi içinde kafiyesiz) b. BİRİM SAYISI: 16 beyit, 32 mısradan oluşturulmuş bir şiirdir. c. ÖLÇÜ: 16 hece ölçüsüyle yazılan şiirde genel olarak ikinci mısra’larda 8+8 DURAK kullanılmıştır. d. KAFİYE, REDİF KULLANIMI: AB şemasıyla ilerleyen şiirde beyitlerde yapılmasa da beyitler arasında düz kafiye şeması kullanılmıştır. Kafiye kullanımında beyit şiirlerin genelinde görülen yaygın bir tür tercih edilmiştir. Şiir yoğunlukla tam kafiye düzeni ile ilerlemişse de bazı beyitlerde yarım kafiye’ye indirgenmiştir. Rediflerle desteklenen uyak, uzun soluklu şiirimizde bütünlüğün korunmasını sağlamıştır. Kafiye olarak sert sessiz “k” harfinin tercih edilmesi şiirde istenilen vurguyu ön plana çıkarılmıştır. Redifler “yor ve muş” ekleri üzerine kurulmuştur. Çatısal olarak tercih edilen zaman “Şimdiki Zamanın Rivayeti’dir. ( İleri ki bölümlerde geniş açılımlar getirilecektir. ) 2.1 SÖZLE İLGİLİ SANATLAR: Şiirde sözcüğün yapısına, söylenişine ve yazılışına dayanarak yapılan sanatlar şunlardır: A) SES OLAYLARI CİNAS: ( Sesteş sözcüklerin ayrı ayrı anlamlarda kullanılmasıdır. Cinaslı sözcükler daha çok manilerde kullanılır. ) Şiirde “Cinas’a” rastlanmamıştır. ALİTERASYON: ( Düzyazıda ya da manzumede, bazı ses ya da hecelerin tekrarıyla ses güzelliği yaratılmasıdır. ) Şiirimizde; sert sessizlerimiz “p, ç, t, k” ile “ş ve s” harflerimizle aliterasyon şiirin geneline dağıtılmakla birlikte zaman zaman mısralarda yoğunlaştırılmıştır. Ör: Evlenecek çağda bekar kalmış kimi kuşakların Kimisi aşk kiralamış , edebiyat yakıyormuş.. Aliterasyonun sert sessizler üzerine kurulması, şiirin vurgu ve tınısının oturmasına, bu da okur için içeriğin daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlamıştır. Akıcılığı sağlayan yumuşak aliterasyonlarla da şiir, dimağı yormayan bir bütünlük kazanmıştır. ASONANSA: ( Şiirde aynı ünlü seslerin tekrarına denilir. Aliterasyonla genellikle birlikte yapılır. ) Şiirimizde ön plana çıkan asonansa’lar (a), (e), (o), (u) ve (ö) dür. B) SÖZ SANATLARI: Şiir’imiz söz sanatlarını kullanma yönünden de zengindir. İlk beyitte teşbih ( tam benzetme ) ile başlamış sonraki beyitlerde yerini Kapalı İstiare’lere (benzetme) ve teşhis sanatına bırakmıştır. Ör: Kimi varmış horluyormuş, her mısrada şiirlerin. Kimi de var melül melül, hep kasaba bakıyormuş.. Bunların yanı sıra şiirde ayrıca kinaye ve tariz sanatları yer bulmuştur. Burada bir şeyi özellikle vurgulamakta yarar görüyorum; “Kapalı İstişare”lerin çoğunda Teşhis ( Kişileştirme ) sanatını görmek mümkündür. Tariz sanatının ince bir örneğini şiirimizde görmek mümkündür. Ör: Ütüsüz dışarıya mı çıkar hiç beyefendiler. Jilet gibi hece yazan şairler de çıkıyormuş.. 3. ŞİİRİN İÇERİK (TEMA) YÖNÜNDEN İNCELENMESİ Genelde modern, öznel olarak güncel şiirlere eleştirel bir perspektifle bakan şiir; aktüel (güncel) olgu ve olayların etkisinde kalan şiirlerin olumsuz yönlerini ve okuyucu üzerindeki etkilerini yermektedir. Tecahül’i Arif sanatının genişçe yer alması Şairin bu olumsuzluklardan bir habermiş edasıyla fark ettiği örnekleri rahatça ortaya koymasını sağlamıştır. Şiirde kullanılan dil, yalın ve sadedir. Şiirin dilinin sade olması içeriğini ön plana çıkarmakla kalmamış, konunun net bir şekilde anlaşılmasını da kolaylaştırmış. Anlamsal pekiştireç olarak nadiren de olsa ağız kullanılmıştır. Tema olarak şiir’in bir yönüyle veya sadece şekil yönüyle değil, şair’in tutumu, sosyo-kültürel alt yapısını da eleştirmektedir. Bu kapsamda şiir teması geniş bir alana dağılmıştır. Özet olarak inceleyecek olursak; Şiiri içerik ve şekil olarak ve kullanılan tema yönünden ele alan beyitlerde toplumsal değer ve yargıların şiir’de etkin bir unsur olarak kullanılmasını sert bir dille eleştirmektedir. Bu kapsamda şiirlerin istenilen etkiyi yaratması şöyle dursun buna rağmen edebi kalitesine bu unsurların katkı sağlamadığını vurgulamaktadır. Şair’lerin edebi duruşlarındaki sarfiyatları tahlil ve çıkarımlarla örnekleyen şiir; tevazudan uzak, popülist bir tutumla politik veya şahsi icraat ve ideolojilerle yazılan mısraların anlamsızlığı üzerinde uzunca durmaktadır. İçeriğinde verdiği örneklemelerle anlatımı zenginleştiren yazar; günümüz şairlerinin geniş bir portresini de yine kinaye’li diliyle ortaya sermektedir. Genel olarak temayı özetleyecek olursak; -Şiir’in teması ve içeriği seçimlerindeki yaklaşımların yanlışlığı -Şairlerin tutum ve davranış sorunları -Şairlerin toplumsal olgular karşısında aldıkları yanlış tavır ve tutumları -Güncel olay ve hadiselerin şiirde gereksiz şekilde yer bulması, konularına yer vermiştir. Şiir genel anlatımı itibariyle sert bir üslup ile başlasa da ince dokundurmalarla gelişim göstermiş ve anlatmak istediğini açıkça ortaya sermiştir. Şiir’i şekil, şema ve dilinin sadeliği yönünden incelediğimde beğendiğimi söylemem mümkündür. Muhteviyat’ında yer alan bazı şairlerin tutum ve davranışları, şiirin içeriği konusunda yaptığı eleştirilerin yerinde ve doğruluğu su götürmez bir gerçektir. Bu güzel eser için Şair’imizi kutlayarak incelemeyi tamamlayalım. ( Zahmet buyurup okuduğunuz için siz değerli okurlarıma teşekkür ederim.) HAN AKÇADAĞ |
:))
Sevgilerimle...