BU ÜLKE
Aldandık zamanın rahiyâsına
Kulaklarımızı tıkadık sessiz el kaldırışlara... Bu ülke medfun bir çocuk, bir ihtiyar bakışta Perde arkası yoksulluk abidesi bu ülke... Ne zaman ki babaların elini bıraktıkta O vakit sırt çevirdik analarımıza Kimsesiz kimler varsa sokakta Taş koyduk her birinin yerine Tahammülsüzlük şimdi son radde Vicdanın gergefinde takılıyken Asıldı yürek kancasına Mai bir ses, Biraz su biraz para diledi Bu namazlardaki dilemek olmalıydı Dilemekte değil, dinlemek... Evrenin tüm fakirliğini süpürürdü En sırlı hakikati dinlediklerinde Utanırlardı dilemekten Bunu sorgulamak ne haddimize En derinden ne vermek istediysen Bırak gitsin bütün dinleyenlere Çünkü hesapsız sevgiler yakışır gönlümüze Acizliğin kör noktası Çakılı kaldık vicdanımızın vehmine Garip bakışlarda sendeledik Kollarımız, ayaklarımız dolandı Niye? Olamazsak birbirimize kimse Kimliksiz ölmez miyiz sizce Uslar artık gelsin kendine Birbirimize dönelim Dönelim yürekçe,delice Kusurlu gözlerden kusursuz sözlere kaçalım Kaçalım bizim olmayan gölgelerden Kimimiz yalnızlıkta paklandık Kimimiz kalabalıkta saklandık Saklandıkça kirlendik İnsanlar kirlendi, kuşlar savuştu özgürlükten Ölümümüze kuşlar eşlik etsin Yalnızca akşamüstü... Geceleri insanlar gibiler Kirlendi insanlar bu ülkede Bu ülke de... Dileğe karşı üzgün bir gülüş Çünkü sahipsiz sevgimiz Mazimiz gibi olamadık Bir an düşünsek Geçmişteki değil de İçimizdeki Osmanlı saatini Dinle bir ağlamalık sadece Duru bir dokunuşla sokakta bu ülke... Ağaçlar bile eğildi insafsızlığımıza Kuyular dillendi Yusuf misâli Ne anlamı kaldı gökyüzüne bakmanın Ne gereği vardı başını yere koymanın Usulca çekilen yürek sızısı Sorgusuzca kopan bağlar Cihetsizce atılan yargı okları Saplandı sırtımıza,kanattı Kirli kan aktı ülkeye Kirlendi insanlık katrana bulandı Ansızın.. İyi mi iyi kötü mü kötü Nabzı durduran aynasızlar Mahalsiz bir basamak Sedasız zambak beyazlığında Şeffaf hayaller tutar omzundan Şamarı çarpmaz üniformalılar Gözleri kelepçeliyken bu ülkeye Tek başınayız bu siyah boş sayfalarda Oysaki yer altından umutlarımız Yükselen aminlerdi... Yamalı puslu bir vücut Kustu ihanetini tüm simalara Semayı da kararttı... Gözü kör sözleriyle Manâsız bir ümit Kaldı ortada Çaresiz bir inleyiş, Bir bekleyiş, Bir seziş, Bir ülke Ve bir gidiş, BU ÜLKE... |