İnsan Zafer SarhoşuŞiirin hikayesini görmek için tıklayın İNSAN
Hayat, hiç şüphe yok ki bir komedyadır; fakat içinde çoğumuz ağlarız. Cenap Şahabettin Allah her şeyi nurundan yarattı. Allah’ın nuru bir umman, yaratılmış her şey onun dalgaları ve köpükleri. İnsan yaratılmışların en üstünü olmasından dolayıdır ki Allah’ın tecellisine en fazla layık olandır. Güneşe göre bir zerre; ummana göre bir damla. Her damla ummandan bir parça ve her damlada ummanın bütün özellikleri var. Onun içindir ki İki cihan güneşi Şanlı Peygamberimiz Muhammet Mustafa, “Kendini bilen Rabb’ini bilir.” Buyurmuşlardır. Her damla ummanı özler, her parça bütünü arar. Nerede bir damla varsa ummanı koşar. Âlem Âdem, Âdem âlem içinde. İnsan her zaman insandı ve hiç değişmedi. Değişen, ancak zamandı ve zamanla kaybolan imandı. İnsanın değiştiği koskoca bir yalandı. İnsanlık, bu yalana aldandı. İnsan doğası itibariyle hep aynıydı. Doğasında var olan erdemlerden hangi yön üstün geldiyse, insanın hayat çizgisini de o belirledi. Ya hak üzerine bir hayatı oldu ya da batıl üzerinde bir hayatı oldu. İnsan bir bütündür. Şeytani duygularla-düşüncelerle ve insani duygularla-düşüncelerle bir bütündür. İnsan gövdesi; içinde ki, iyiliğin ve kötülüğün çarpışma alanıdır. Bela yağmurları tufan olunca, değirmen yolunu tutar dereler. İyilik galebe çalınca iyi, kötülük galebe çalınca ise kötüdür. Bu yüzden, tek bir insanın nezdinde bile olsa, hayat; iyilik ve kötülüğün mücadelesinin, somutluk kazanmış halidir. Bizim, insanlık tarihinin, çok gerilerde kalan safhalarına tanık olmamamız ya da o safhalara dair bilgilere ulaşamamamız, o safhaların olmadığı anlamına gelmez. Tarihin, Hakkın ve batılın mücadelesinin tarihi olmadığı anlamına gelmez. Duygu aklın, akıl ruhun tutsağı. Ruhun duru ve temiz ırmağının üzerini, maddi düşünceler ve nefsin arzuları kapatmış. Nefislerimiz gülerken akıllarımız ağlıyor. Bir avuç şad gönül ve binlerce kırık, gücenik, yıkık kalp. Bir yanda vur patlasın, çal oynasın bir dünya; ötede yoksulluktan, çaresizlikten, kimsesizlikten gönül yağı eriyenler. Uzayıp giden bir karanlığın içinde kalbe yönelmiyor yolculuğumuz. Her gün iç sıkıntısı, her dakika bir korkulu rüya. Zaman hızla akıyor. Her gün yeniden şaşırtacak şeyler oluyor, insanlar birinin sebebini ve sonucunu anlayamadan rüzgâra kapılmış gibi bir oyana, bir buyana savruluyor Yanlış hata değil, hatada ısrardır. Bütün meseleleri kanıksamış olmalıyız ki: Meselelerin özüne inmek gibi bir demiz yok. Artık, onlara alışmış gibi yaşıyoruz. Alıp verilen her nefesin de sahibi gibi bir kaderi vardır, bu kaderi yaşamadan ömrü tüketmek yaşamak değildir. Arzular ne kadar büyük olursa olsunlar kader surlarını delip geçemez. Sonbahar rüzgârları başlamadan ey yolcu; kalbe yürü! Gönül arşına merdiven daya. Yolculuklarını kendi içine doğru yap. Çünkü insan sevgi için gelmiştir bu dünyaya. Kaçarak gerçeklerden sığındı gölgelere, Varlığını sürdürdü; verdiği sözden cayıp. Parça bölük dağıldı çok ücra bölgelere, İnsan büyüklüğünün çılgınlığında kayıp. Umut, hayal dağıtır; aczinin ortasında, Görünmez içindeki ne kara, ne yarası. Balıkçıyı beklerken zamanın oltasında, İnsan tiyatro oynar beşik, mezar arası. Yetiş sesi olmaktan, öteye geçemedi, Yaktığı her ateşte yandı, küle dönüştü. Aklın uçurumunda, yönünü seçemedi, İnsan tuzaklarına önce, kendisi düştü. Herkese bir kulp takar eleştirilse şaşar, Zayıf görse ağlatır, gözyaşlarını silmez. Bütün kusurlarını meziyet sayar yaşar, İnsan herşeyi bilir, bilmediğini bilmez. Enerjide, kandillik hızda, topal karınca, Evreni düşününce bilim, yolun başında. Dünya boyutlarında bir dileğe varınca, İnsan zafer sarhoşu ilk nirengi taşında. Özcan İşler |
Ruhun duru ve temiz ırmağının üzerini, maddi düşünceler ve nefsin arzuları kapatmış. Nefislerimiz gülerken akıllarımız ağlıyor. Bir avuç şad gönül ve binlerce kırık, gücenik, yıkık kalp. Bir yanda vur patlasın, çal oynasın bir dünya; ötede yoksulluktan, çaresizlikten, kimsesizlikten gönül yağı eriyenler. Uzayıp giden bir karanlığın içinde kalbe yönelmiyor yolculuğumuz. Her gün iç sıkıntısı, her dakika bir korkulu rüya. Zaman hızla akıyor. Her gün yeniden şaşırtacak şeyler oluyor, insanlar birinin sebebini ve sonucunu anlayamadan rüzgâra kapılmış gibi bir oyana, bir buyana savruluyor. Yanlış olan hata değil, hatada ısrardır.