destan
Destanını arayan
Bir kör bakış düştü payına çocukluğumun Terazi tanımaz , izansız akıl oyunlarıyla kirletildi gençliğim Lağımlarda safasız şafaklar beklerken titredi şakaklarım Tarla korkulukları adımı anmaz oldu Hayal kırıklığı kustu toprağa başaklarım Oysa ekim vakti ne kıymetli dururdum avuçlarında kin saçıcıların.. Bir kör bakış düştü payına yalnızlığımın Bir de vadesinden önce harap olan gülistan Üstümde yosun rengi bir fistan Binbir öyküye konu olacak ömür sürdüm hikayeme sahip çıkamadı herhangi bir destan/ Sarhoş gürültülerde ağır ağır kaybettim işitme yetimi Gri hüzünler kovaladı gecelerimi ,hem de heyulalarla Güvenim dara düştü , yol kaybettim , izsiz kaldım patika görünümlü bulvarlarda , bulvar görünümlü patikalarda yönsüz kaldım diyorum , elimde yosun tutmuş pusulalarla her geçen gün güneşim donuyor Antarktika’m eriyordu Lakin sel olamıyordum Gül bahçesiydim ama korsanlar sadece diken deriyordu Yosun tutmuş gemilerine, bedenim forsaydı Ah ne sevinirdim ah anam bir kez halimi sorsaydı Bir gün bir destana konu oldum Bir göze yaş /ki annem değildi ağlayan/ Güneşim ısındı önce,güllerim çiçeklendi Zihnimi yıkadım ızdırap suyuyla Antarktika’nın Korsanlar kaçtı sahilimden filikalarla Pusulamın yosunlarını sildim Fistanımı değiştirdim Hemhal oldum patikalarla Destanımı çatlatmayın Kıymayın Beni sahipsiz koymayın.. Farzımuhal |