GÖZLERİNDEKİ UÇURUM...Ölü bir retina… Gözlerindeki uçuruma düşmüşlüğüme meyyal Gaipten gelen sırnaşık bir aşk bu Düşkünlüğün de kılavuzu Patavatsız iklimlerde sürüklendiğim Ne çok darağacı… Ölümün kıyısında ışık saçan gözlerinde mavinin Töhmet altında geçen de yıllarım Elbet dokunulmazlığında yalnızlığın Ayağımın altından ittiğim o kırık tabure Oysaki oturup da konuşacaktım mazimle… Öfkenin titrinde yangından mütevellit Bir seslenişe gebe muadili kuşların Berrak seslerinde yarım ağız bir masalın da kayıp yazarı Göğe çengel atan yakamozların feryadı Üflediğim o mum Ölümün şerefine şerit geçirdiğim bir mizansen Yana yakıla kelebeklerin uçuştuğu Cennet güzergâhı aşkın devasa kollarında Şimdi kenetliyim göğe Yeteri kadar kaldığım yeryüzü ikliminin de Mağdur gülü. Bir kırık vecize kadar yolsuz Değil bir dikili ağacım Ait olduğum bir topraktan da sürdüler beni En büyük çaresizlik Hiçliğin kırıntıları ile Dokunduğum yüreğin boşluğu Şimdi sözcükleri yeriyorum Yerinden yurdundan olmuş göğün kaskatı bulutlarına Seriliyorum. Bir ahraz ki… Varla yok arası benlik Tebessümlerimi unuttuğum o delik sepetin Dibinde yanık kokan elemin de zikriyle Fikrime sahip çıkmanın da bedeli Elbet sevmeye dair özlemin sükûnu Direndiğim kadar kaykıldığım; Dönendiğim kadar süründüğüm Bir martavalın en kırık hecesinde sürgün Yediğim günlerin de devamıdır şiirlerim Şair olmaya da asla yeltenmediğim. Bir teyakkuz ki… Öyle ya, mirim: Hepi topu budur Yazmaya durduğum nice vesvese Bil ki; sözcüklerim benim alın terim Bir de yaradan akan hecelere tanı koymayı beceremediğim Son mevsim: Elbet ölüp ölüp dirildiğim. Kayrasında nice hüzünlü kıvılcım; Külünde ölü toprağın, Hezimet yüklü gönlün de son seferidir Sürüldüğüm yüreklerden Sökün eden bunca hezeyan Kıvancımla muadildir de pekişen heyecan Gövdem delik deşik Sızan nemin de budur suçlusu; Kanatlarım kopuk kopuk Uçmadığıma da kani olmasın hani kimse Yoksa nasıl deşerdim ben bunca gizi? |
Yüreğine emeğine sağlık
__________________________________Selamlar