Ayyaş Bir Kumarbaz
Geçen zamanın getirdikleri
Yada benden götürdükleri Hepsini topladım bir iskambil destesine Kardım önce, kesip dağıttım 52’lik bir kumar masasında Içtim içtim şuursuzca Bütün varlığımı kaybettim Cebimde Son bir 20’lik Üstüm başım sigara kokar perişan halde Ertesi sabaha yeniden uyanmanın yolunu tuttum Yol kenarı bir çorbacı Kapısını gıcırdata gıcırdata girdim içeri Bol sarımsaklı bir işkembe Ayıldım biraz Teşekkürü borç bildim Devam ettim yoluma Hafif sis vardı o gece Nefesim buhar olup bir sis daha eklerdi Mahallenin lambaları azlı çoklu yanar Taş döşeli yol ayakkabı sesimi çınlatırdı Bir kaç köpek havlar sessizliği savuştururdu Kapıyı açardım zar zor Odama geçer isten sararmış perdelerime bakar Yatağın başında ki küllüğe uzanır bir sigara daha yakardım Üstümü başımı umursamaz yatardım Öyle boylu boyunca, pespaye Gözlerim kapanır sızardım birden bire Uykunun en saf halini sek yudumlar Derin derin yaşardı bedenim Güneş vururdu üstüme Gözlerimi hafif aralar zar zor ayılırdım Anlattıklarım Ben değildim Anlattıklarım Bir ayyaş gibi hissizleşen beynimin Bir kumarbaz gibi arsızlaşan kalbimin Hikayesiydi Bu ben değildim Bu dışardan görünenin sadece içimde ki tanımıydı Bu ben değildim Ama ben her günümü böyle yaşadım Sanki benmişim gibi |
mutluluğun yoldaşı çok hayat acıları paylaşanların merhametiymiş
hayat dediğin olmuşların ağrılarıyla ölmüşlerin ağırlığıyla yaşamak
ve vakit gelince ölümün soğuk ama iç yakan şiiri ile veda etmekmiş