Gökkuzgun
Gökkuzgun
beni bir rüzgar mı yoksa bir rüya mı attı buralara kuşları severim maviyi de ondan mıdır gökkuzgun gelir alır beni taşır onlarca asır Kibyra’nın kucağına adım adım çağıran bu ses belli ki Aziziyeden nicedir düşmedim yaman bir sevdanın peşine aşkın kiraz kızıllığına bulanırım şimdiden ve susarım kıvranır hece tasında cümlelerim senden yana seni değil asıl kendimi ararım bu şehirde ayak parmaklarım acıyarak gökkuzgun gelir alır götürür beni İnsuyu’nun ,Kızılin’in mistiğine derinliğe kayar merakım yanağını okşayıp sıvazlarım kayaların soğuk kıvrımlarında sürüklenip yolumu bulurum büyülü kokularında soyunur gecenin koynunda İncirhan aşka kafiye düşürür asaleti tarihin Yıldırım’ına yaraşır yiğitliği belli ki bu şehrin kilitsiz hazinesi gökkuzgun, geldi götürdü beni kutsal uyanışları soluyan bir Ulu kubbeye öyle vakur öyle yalın ki tevekkül kalpleri taşıdı şehrin tüm zamanlarına ağırlar Piribaşlar yol yorgunu gezginleri ansızın unutulmuş bir türkü çöküverir derin akşamlarına saat kulesine sığınan gölgeler gibi gökkuzgun, götürür beni bekleyen sevgiliye gök mavi gökkuzgun mavi Salda mavi Vildan Poyraz Coşkun 10.05.2014 Aşkın e Hali Dergisi, Sayı 35 Temmuz Ağustos Eylül 2014 |
Güzel şiirdi, beğeniyle okudum. Şairimi KUTLUYORUM. Nice güzel şiirlere...