İzninizle…- Ve ben kapısı kırık bahçemde iç çekerken Sevda başını alıp gidecek izninizle…- Hangi martı yanaşsa yıkılmış limanıma Bir yakamoza dalıp gidecek izninizle. Hangi aşık el atsa yorulmuş imanıma Hüznü içinde kalıp gidecek izninizle. Aldığım her nefesi ömür diye anmışken Cehennemi dünyada görüp böyle yanmışken Karanlığın ardından gün doğacak sanmışken Sabah umudu çalıp gidecek izninizle. Sormayın, hangi hüsran bu kadar uzun sürer Sormayın, hangi ömre bu kadar hüzün girer? Nasılsa bittiğim gün takvimler birer birer Meçhule haber salıp gidecek izninizle. Yıkılmaz sanıyorken düşleri bir sur gibi Onur denen perdeyi çektim bir kusur gibi. Ama şimdi gururum, Hallacı Mansur gibi Gerçeği yalan kılıp gidecek izninizle. Çünkü siz, aşk denen suç kul olurken hüsrana Yelkovanları kırıp teslim ettiniz “an”a Oysa aşk, oysa sevda ; İsa ile yan yana Bir çarmıha çakılıp gidecek izninizle. Yani siz, nehirleri değişirken bir sele Yeşeren umutları teslim ederken yele Aşk, Ayn-i Zelika’da İbrahim’le el ele Gülistanda yakılıp gidecek izninizle. Benimse, ne korkum var gecenin gelişinden Ne de bir umudum var dünyanın boş işinden. Şimdilik, tüm varlığım düşlerinin peşinden Bir hülyaya takılıp gidecek izninizle. 01.07.2008 Beylikdüzü |
Ne de bir umudum var dünyanın boş işinden.
Şimdilik, tüm varlığım düşlerinin peşinden
Bir hülyaya takılıp gidecek izninizle.
HOŞ BİR ŞİİR ÜSTAT ELİNE SAĞLIK