ZONGULDAK ŞEHRENGİZİKara elmas diyarı, emeğin eşiğidir Kadim medeniyetin altından beşiğidir Türkülerde kavuştak, bağlamada teldir o Tarif eylemek müşkül, bir ömre bedeldir o Alın terinin yurdu, emeğin başkentidir Hiçbir yere benzemez, o sadece kendidir Batı Karadeniz’in gözbebeği diyardır Dostluğu güven verir, gönülde özge yârdır Yurdun dört bir yanından göç alır Zonguldak’ım Akıp giden zamandan öç alır Zonguldak’ım Denizi pek cömerttir, hamsi düşer ağlara Hasret çaya dem olur, sisler çöker dağlara Rabbim güzellik vermiş denize ve karaya Bir kere gelen tekrar gelmek ister buraya Sarıçiçek pusludur, Keltepe başı duman Dönmeyen gemilere yaş döker kadim liman Zonguldak Ereğli’nin tarihte şanı vardır Yiğit cengaverlerin bayrakta kanı vardır Hamuru şehitlerin kanıyla karılmıştır Kanayan yaraları sevgiyle sarılmıştır Zonguldak kara sevda, alından akan terdir Uzağında yaşamak, ölümden de beterdir Sıla düşünce gönle, efkâr karışır çaya Karanlığa düşmandır; benzer güneşe, ay’a Bir hasret türküsüdür, dillerdeki ezgidir Elde kömür karası, alınlarda çizgidir Ereğli mamur şehir, görülesi her hâli Dolunayı andırır o gül yüzlü cemali Fener Mahallesi’nde zaman sanki durmuştur Köstekli saatini sonsuzluğa kurmuştur Yerin derinliğinde nabızlar atar durur Acılar gönülleri dumana katar durur Zaman gelir ocaklar metan gazı sızdırır Dağ düşer dağ üstüne, ne ağıtlar yazdırır Canlar güneşe hasret, maden ocaklarında Hicran bir kor ateştir, bomboş kucaklarında Öyle kolay sağalmaz yüreklerin yarası Ana sütü gibidir madencinin parası Kara toprağa gömer yaşanmamış düşleri Siyah beyaz resimde bırakır gülüşleri Filyos Çayı’nda zaman sonsuza akıp gider Akar Karadeniz’e, yüreği yakıp gider Çaycuma’da iz eyle, tarihin izlerini Filyos’taki antik kent paylaşır gizlerini Görmeden geri dönme Gökgöl Mağarasını Unutturmak müşküldür gönüllerin yasını Bastona ruh giydirir Devrek’in ustaları Ilıksu Kaplıcası sağaltır hastaları Erenler Tepesi’nden Devrek’e nazar eyle Osmanlı çileği al, Kozlu’da pazar eyle Güneşin doğuşunu Ereğli’de seyre dal Gerçeği kıskandırır yaşadığımız masal Gümeli Yaylası’nı Alaplı’da görmeli Gökçebey’de doğanın sefasını sürmeli Radartepe’ye çıkıp Kilimli’ye bakmalı Kemençe eşliğinde ne türküler yakmalı Denizi(n) masmavidir, Karadeniz güzeli!... Sana olan sevgimiz ebedî ve ezelî Mecnûn’ların Leylâ’sı, Kerem’e Aslı’sın sen Mâzin kederle dolu, yürekten yaslısın sen Gözden akan kanlı yaş, sen içli bir ağıtsın Bir Zonguldak türküsü efkârımı dağıtsın Bulutların yorganım, toprağındır yastığım Sensin bana özge yâr, yüreğime bastığım Bahtın karadır senin, kara elmasın yurdu Ruhları boşaltırken mideleri doyurdu Uzağına düşsem de sana senden yakınım İzini iz eyledim, bugün dünden yakınım Ey Zonguldak, kaderin yazılmıştır kömürle! Senle geçen bir günü kıyas et bir ömürle Karanlığa neştersin, sensin aydınlık çağım Şefkat abidesisin, sıcak ana kucağım Alnında ak edersin kömürün karasını Ancak sen sağaltırsın mazlumun yarasını Vefalı gönüllere umutlar azık olur Zonguldak’ı bir kere görmezsen yazık olur Yetimin sızısını ruhunda duyan şehir!... Çok uyumak gaflettir, uykudan uyan şehir!... Ak bulutlar misali, gözyaşları dökersin Sadece Yaradan’ın önünde diz çökersin M. NİHAT MALKOÇ |
Bu güzel şiiri beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şairimi Kutluyorum...