Benim İstanbulum (160 yıl).. hiç kimsemin duygusu önemim dışında//değeri kabilsiz tümüyle zafiyeti fikrî düşüncesi zül biter toprağında kuraklık anladı çi’sesi sert düşen yağmurum o’nursuz-lara yağdı-yağacak ! ak’babalar yediler -leylâya- karşıtlık çölünde ergenleri soysuzum ; doğduğu yer Şehremini yüce anamın da anası hemhâl olur yeni yıllar sokağında yansır ışığı gözlerimin ferinde duy’arlı ! bir oto’mobil sessiz sedasız çarpar yüreğime yükselir bedende heyecan titremesi vatansızca (!) çadır sirki kurulur kente mendil cebinde yasin suresi birinci çinko ; tombaladan çıkar şehr-i hokkabazın en gevezesi eyübün sabrına tutunur ruhum bi bıraksa düş’üm alnının terine gülsuyu sıkacağım ve çözülecek papuçların bağı yakaracağım Kanal-lara sonra alıp götürsün sellerle ata’sı memleketi Karadeniz’e (tabii Deniz’de kabul ederse ?) .. |
alnının terine
gül suyu sıkacağım
ve çözülecek
pabuçların bağı
kutluyorum yürek sesinizi
kalbi tebrikler
selam ve sevgiler