KUMLARDA ESKİ AYAK İZLERİBir uğultu geliyor kulaklarıma, Görmediğim şehirlerin gürültüleri; Çarpılıp kapanan kapılar, Elem dökülüyor, karanlık, kırık pencerelerden... Bahçelerde sessiz bir çürümüşlük, Kırılmış, eski iskemleler... Eski hâtıraların yosunlaştığı havuzlarda Zamanın küfleşmiş kokusu... Bir uğultu geliyor kulaklarıma, simsiyah... Görmediğim insanların korkusu... Bu kumsal ne kadar ıssız, Kumlarda eski ayak izleri, Ve kaybolmuş nice mutluluklar... Hatırlamaya çalışıyor rüzgâr, kaybolan eski kahkahaları... Mutlulukla kabaran dalgalar, şimdi ne kadar yalnızlar... Siyah midye kabukları kumlarda, ne kadar çok, Sarmışlar, boydan boya kumsalı... Baktıkça büyüyorlar, büyüyorlar... Kapatıp gözlerimi, güneşi düşünüyorum, Isıtsın içimdeki üşümüşlüğümü. Renkleri düşünüyorum; sarı, turuncu... Ne çâre, grileşip kayboluyorlar... Bacaklarıma sürünüyor gelip, Dostumuz, o aç sokak köpeği Gözlerini dikip, yüzüme bakıyor, tanımak ister gibi. Bomboş ellerimi uzatıyorum, Yaklaşıp kokluyor, Bakışı soru sorar gibi... Gözlerimdeki, nedenini anlayamadığı boşluk, Onu korkutmuş olmalı... Birden bir rüzgâr, önüne alıp götürüyor beni, Saçlarım alabora, önümü göremiyorum, Kahrolasıca bir duygu; Rûhum, yüreğim alabora, Yönsüz... Kimsesiz... Karmakarışık... Gözlerim, uzak yıldızlara kayıyor, Ne kadar çok ve uzaktalar... Kavrıyor görünmez bir el, Rûhum koparılıyor benden... Tutunuyor sanki ona bedenim... Ellerim, ne kadar yalnız... Çevirip, hayretle seyrettiğim ellerim... Soğuk ve renksiz... Bir hüzün yol bulup iniyor birden, Bacaklarımda hükmedemediğim bir uyuşukluk... Kulaklarımda o uğultu... Uzaklaşmalıyım buralardan... Hâtıralardan... Bir kaç hece dökülüyor dilimden, Bir ışık sızıyor, rûhumun karanlığına, Kulağımda uzak bir ses, beni kahreden... Hâlenur Kor |