Tut hayatı
Tut hayatı
Ulu göğün; Kırılan son rengiyken arkada, Tut hayatı Baharının gelişiyle... Filizlenen tomurcukları denli gizli... Yarını bekleyen kelimelerle Tok karın duaları dostluğumuza... Ateşlenen bir yürekti "Yaşam sevinci" Kaçması kadar Kibar hatıralarına ithafen; Şimdiye diriliyor hücrelerim. Kapanmaz bir iştahla Yaşanıyor bu serüven. Bazen tıkırtılarında Buluyorum kendimi Bazen sulak arazi ortası Başıboş dolanmalarımda... Güzü deliyor günün Tenim ısısını... Dökülen Cırcırlar orkestrası yolum üzerine Bir Bulut gelip okşar yalan rüzgarımı Öykünen kış dolusu notalarım Ve dağlarım Sıra sıra vedalara... Bir küçük aralık ayı iken Kapanmaz yaralarım arasına, Ellerimde büyükçe bir bavul Tutuyorum sırrımı İçinde derin bir nefes koru ocağına Üç sıkışık not kağıdı avuçlarıma Tütsülenir Kalan öpücükler sır bi edaya Köpürür hikayemde yine noktalanıyor. Gitmemi istedi zaman ve ben gittim Yaşamamı emreder gibi durmadan akmamı Yar oldu asırlar, kadim ve ne varsa geriye Bitmemi istedikçe arsız gecelerim, türküledim Zor cumaların ardında Görev bilirken babacanlığı Takvimlenir ki varoluş Tut edim! Tut ki zamanı Kaçtıkça kovalanır Sürüklenirse yokuşa Çizilir ellerin İçlerinden geçerken Girdap gecenin El arşa El marşı El rakı! Ve Yırtar istemsiz Kuru kök hayatı Büyülenir Çektikçe geriye gam Ne gam ne keder Kapama beşliği Birleştikçeydi sesin Nefesin Ne varsa üzerinden Yükselirken göğe Dilek bulur Konar hecelerin uğur bir namluya Rüyalarında uzanır Dakikalarında Baktıkça geriye Büyür için Gözlerin dirilir Serilir içten bir gülüş yanaklarına Huzurlanır Ki sen tut hayatı |