GÜLÜM
neden sustu rüzgârlar konuşmuyor benimle
yarın yarın deyerek avutma beni gülüm koylara saklanarak yalnız kendi başına gazel bile kaldırmaz sözlerim bitti gülüm sade bulut gölgeler arkamda sağa sola yuvarlanıp düşüyor kar soğuklar kol kola gözlerimde irice bir mavi vermiş mola ruhumun köpüğünde bugünde gün ay gülüm ıpıslak saçlarımda ısınan yağmur suyu ruhumun yamacından kayarak bulur kuyu ana kucağı gibi sarılmış çeksem boşa korkmuyor ki yüreğim kaş çatsın şöyle dik dik oda kaysın tüllerin esmasından dön gülüm tutmuş elimden çiçek demet demet sıkıca vazoya hapsolmadan son bir defa koklasam alacağım sevgiden varsa geçmiş hesabı bir demde süzeceğim hasret koyu rengini aklımı almadan yel kelimeye bin gülüm.. açık kapılar koydum en çok doğu kapısı en çokda tazeliğin yaylım yaylım kokusu yayla südü yoğurdu ulu kışla tortusu düş kur katıklar ile her seherde koş gülüm yanmış tükenmiş değil dahada güçlenmişim bin elekten geçmişde dahada incelmişim ab-ı hayat nehrinde bahri umman olmuşum boy boy başak salacak bu toprağa gel gülüm bırak ellerini haramın gözlerini deş karanlığın ölüm yok bu yerlerde cesur ol ruhunu dinle bir daha konmayacak istesemde bir resmim tütmeyecek bağrında buharım hayat rengim bu saf bu tatlı coşkum birkaç dağa çarparak çığ gibi yol kapatıp eridikçe erirde aynı mevsimler gibi acı dinmez bağrımda uç kelebekler gibi varmadan ölme gülüm hidayet mevsiminde hidayet astık göğe içine sığmayana uçmak var binbir sebep hepsi altın kelebek hepsi binbir renk elmas zümrüt bahçelerinde Kevser pınarlarında her nefese hak veren sonsuz hakda vermiştir salın cilve yap naz yap kap göğsünden yıldızı toprak kime yetti ki sanada yetmez gülüm vu..2019.ekim.. |