Sensizliğin kaçıncı senesindeyim
Sensizliğin kaçıncı senesindeyim...
Bir çocuğun gurbetine gönlünü salıp sen ölüp ölüp dirildin ya, çocuklar ölmezdi anne? Kalan ne varsa benden evde hasrete bürünmüş, bilirim öylece yatar içinde. Sessiz ağıtlara elemlere durursun gecelerinde. Ben de uzaklarda işte öyleyim anne. Ayrıldım ayrılalı sana mektup yazmadım. Elbet postacı bizim eve gelmez anne. Kalbime özlemi bağlayıp bir yaz günü gelmek istedim. Ama acılara vurulmuş kavgalarım bırakmıyor. Bu yaz da ektiğin çiçeklerin hüzünle açacak kapımızın önünde anne. İçlerinden kan kırmızısı bir gülü benim yerime kokla anne. Sokak lambalarına yediriyorum hıçkırıklarımı. Akşamları yalnızlığıma soruyorum. Odalardan sesin gelmiyor anne, artık güneşler ısıtmıyor. İnan gülüşler dolaşmıyor yüzümde. Ne zaman sana benzeyen birini görsem boğazım düğümleniyor haykıramıyorum anne. Dışarda kar yağarken yüreğimde birşeyler eriyor. Gün batımlarında dağınık odamın kirli camlarına bir büyük hasretin çağıltısı vuruyor. İçimin oyuklarına sesin doğuyor: "Oğlum, gel çok özledim" diyen hep karşımda merhamet dolu gözlerin var. Ben bu ölü kentte inan yorgunum anne. Kahırlı gecelerinde bu şehrin hep gözyaşlarımı topluyorum. kaç kez yaralandım gurbetlerde. Gündüz ve geceleri kanayıp durdum, acılara abandım, bilmem ne kadar yandım kavruldum. Hep bir savaşın içinde olduğumu düşündüm. Suç aletim yalnızca inancımı kuşanmaktı, haykırmaktı... İşte o gündür içimde intahar etti yaşamak. Hayata değil anne ölümlere vurgunum. Artık yer yüzü dar geliyor bana dar. Biliyormusun anne benim zulümle kavgam var. oy benim sıla yorgunu annem. Yine de bir evlat kokusudur burnunda tüter. Bana da anne Rabbim birgün kavuşmak nasip eder |