MAVİ BONCUKLU
sardı ciğerimi öksüzlüğüm
sayıklarken adını sade yalnız karanfildi burnumda kokusu... yıllar geçmiş ardından aynı haz aynı türkü.. ayır beni anne saçının aklarından ya da karlar gibi düşeyim gözlerinden ürkek bir çocuk, bakışı ardında tomurcuklar yeşertir sevdalara.. üzme kalbini annem ağlatma gözlerini bir dîvane esirken pusuda sakalında yaslar tutar evladın o gönül kimler uğruna perişan özlerken yanıbaşında ruhunu..! dinmesin ümidin evim benim karartma enseni bitmez gecelere bu kışlar elbet biter baharlara açılır kapılarımız.. bu keşmakeş söner göklerde o aydınlık sabaha uzanırız ne diyeyim şu onlarca yıllık çile ne konuşsa anlatamaz dilim damarının kabaran yeriyim güç tutmuyor bu yüreğim! isterim bir gün o mutlu yolda eşlik ederek kolunda Rabbimin huzurunda Kabe’yi seyredelim! isterim şehadet o nurlu toprakta Cennet mekan olsun yerin.. oysa bir damla âb-ı hayatının ölsem ödeyemem hakkını gediklerinde örülü bir yelek tüyleri bitmemiş o masum yavrunun zayıf bedeninde ve mavi boncuklu..! |
şiirin her mısrasına adeta işlenmiş