ŞEMS GİBİ...Sözcüklerin frapan olmasına itirazım yoktu Varlığın da büyülendiği bir vaveyla Kanıksanası rahmetin uzlaşısı Dev/asa bir satır aralığı… Alabildiğine davetkâr. Öznesi yoktu özlemin Sunumu sakıncalı bir mevsimdi madem sonbahar Başatlara sundum istirhamımı Başakların serildiği rüzgâra da İhanet ettim Olması gereken değildim ben Olmasını beyan ettiğim bir mavilik Bir de insanlar, azizim… Hani bahsettiğim dalkavuk hicaplar Öykündüğüm değil idi de hiç birisi Biri olmaya da itirazım vardı üstelik: Ben ki tapındığım Rabbime Sunarken itirafımı Çer çöp yığdılar önüme: Reddettiğim her ahkâmda saklıydım oysa Oynamadığım bir rolün de Üstüme yapıştırıldığı. Kostümüm ne yapraktı ne de Sabıkamda saklıydı sırlarım Endamlı bir vazgeçiş Boynum eğik olmasa da Araladığım yüreğin penceresi Akbabalar talan ederken yufka mizacımı İstişarede bulunduğum kalemle: Hani doğurgan hüznüm Çökmüş şebeke sistemi mevsimin Yanaklarım kırmızımsı. Esefle yargılandığım şunca kıyımda Kıyama durduğumu akıl etmedi Müfreze imler sarkıtında ömrün Damlarken mısra mısra şiirler Kefenimi ölçüp biçtim Sarındığım rahmetin gizine sakladım niyazımı Sözcükler kabrimdi madem Matemim miydi her daim cihana hizmet eden? Rabbimin rızasına kefildi yüreğim Yüreğimde köle heceler Varsa yoksa tökezlediğim Bir mabetti sığındığım Rabbime şirk koşanlar uzaklaştığım köşe bucak. Göğün temennisi Çağlarken haznesinde gölgenin Ak alnıma sürdüğüm kanın izi Elbette şehitlik mertebesine imrendiğim O kocaman iman gücüm Her ne hikmetse evrence kınandığım Sahibine teslim ettim hakkımı, nazımı ve niyazımı. Kehribar idi adı olmayan münafık Rest çektiğim lanet ve nifak sokan da kimse Kalemle arama Kandığım değil kardığımla yürüdüğüm Dünü deşip deşip Sabrımla vekiliydim meleklerin. Bulut da kaygılıydı Alabildiğine savruk sürüklediği ne varsa Yeri geldi mi köklerimden kopmamak adına direndiğim Bir matemin izi saklıydı derinde Meali ölümün vebali miydi de şiirde Kerevite çıkan gözyaşım… Sadece O’nun nezdinde çağlayan inancım Sebat edip semada açan hangi çiçekse Solmayı diledim kurak toprağımı Islatan illa ki acıların nemiyle. Şerh düşülesi bir tarihti madem miladım Ölüm müydü ön sözü Yazmaya durduğum her yazının gizine Bandığım tüm rahmet ve aşkın izinde. Ben birdim bindim hiçtim de İçimde dökülen yapraklar Çiğnenen yürek soldan sağa nöbet tutan Her şiirin verdiği emirle. Yakın durdum daha daha yakın: İmanımla salındığım benim kabulümdü alın yazım. Aşk dedim, biteviye Anlamadılar bu sefil beşerin niyeti ne. Niyazımda saklıydı ihbar ettiğim her yanılgım Şems gibi yandım tutuştum. Kalp gözünde şakayıklar Ruhun gizeminde bir manivela Küreyen hüznü aşk belleyip Özlemle yakın durdukça malum sona Reşit bir acıdan çok fazlasıydım Ve insandan öte. Tezat mevsimde yan gelip de yatmadım: Sevdiğime biat Rüzgârın tutulan nutkuyla soluklandım şiirde Şiirden de öteydi yazdıklarım Bir dua ki şerh düştüğüm her ölü metne Gazabın tutsağı illet gölgelerden uzak Tutsaklığım sadece İlahi Ateşe: Ben ki semazen bir pervane. Anladığım kadar anlatamadığıma binaen Sevmekle mükellef Sevilmeye çeyrek kala Şiir bellediğim kabrimde Dalı kırık bir çiçekten bile aciz Kimsesizliğime sahip çıkan Rabbimin izniyle Yakardığım kadar yandığım aşkın verdiği hükümle. |