KAYIP GÜL 1Ey Sevgili; Derdim Zeliha’nın derdinden daha büyük Ve Kalbim, bir güvercin kalbi gibi yaralı Ellerim sema’da, lakin; takatim çürük Nazenin bakışlarım ki, geçmişten nazlı. Ey Mecnun; Bir itfaiye memuru gibi, giy tulumunu Arşın sahibi, açmışken nur musluğunu Dök ne varsa secdeye, varını, yoğunu Söndür sine’lerdeki, aşk yangınlarını. Ey Canan; Sordum gök ehline, yangın nerededir İçimdeki yangın ile acep, kardeş midir Evrad-u ezkar’ım, yangına çare midir Şerh koy aşka ama, kapatma kapıları. Ey Dost; İki deli bir veli, öyle anmışım hep isimleri Başım göğe ermiş iken, yakmışım gemileri Güneş gökte güzel ama kalbe de siniverdi Derde derman için Yar; verme gazabını. Ey Rahman; Geçti dört mevsim, beşinci mevsim gerek Çöldeki bedevi halime bir damla su gerek Ettiğim dualarıma, SEN’DEN KABUL gerek Kuşanmışken kılıcı, seriver ömrüme sofranı. Ya İlahi; Yetmez mi bunca çile bunca dert Ya Rahman Kalmadı gözde yaş, oluversen derde derman Hayal perdem yırtılsın, sonsuza dek aradan Derviş gönülsüz gerek ise, sil içimden ahımı. Dinleyin beni; Bırakın sizi bizi, Resulullah’ ı ağlatacaklar Arkasından, ne haltlar çevirdi diye bunlar İfrit getirecek zakkumu, alın; işte günahlar Son nefeste Ya Rab! Mümin eyle kullarını. Ey Sevgili; Kainatta solmayan; tek renktir benim aşkım Garip ve yetim kaldı içimde, tüm mısralarım Gölgesine sığındığım Ey Çınar! şimdi yastayım Başım öne eğikken, ağlatma ne olur insanları. Ey Sevgili; Defterlerin sol taraftan verildiği, o günde Sağ cenahımdan defterimi rüzgar gibi üfle Kalbimin MİRACINI, ne olur; aşkınla beze İçir şehadet şerbetini, al günahkar canımı. Ey Sevgili; Lütfuna susayan kul’una, sun muhabbetini Kılınsın cenaze namazım, gıyabımda şimdi Vay Haline Murat demeden kulun eyle beni Kul’ un isem şayet; unuttur dillerde namımı. BURSA....... |