Sokak Çocukları Senfonisikimsesiz bir çocuğum kàh ıssız bir köşe de, kâh köprü altında... bazen çıkmaz bir sokak, bazen de, terkedilmiş bir harabe benim müdavim mekanım.. geceler ayaz, geceler zifiri, sırtım incecik Isıtmıyor abam, güneşi beklemek tüm çabam aydan medet yok da; sahi gün doğar mı? bilmem çıkarmıyım sabaha anne? alev almıyor tütüyor vita kutusu sobam ben bana sırtsırta büzüştüm.... zemherinin dibindeyim karton yatağım ıslak üşüyorum anne... güneş topla benim için... Isıtır mı sokak çocuğunu duman gözlerine girse...? hani mavi ya.... Isıtır mı beni bana göz kırpan sokak lambaları? bir arkadaşım vardı, adı Mustafa. o kadar silkeledim de, dün sabah uyanmadı zabıtalar zatürre dedi, Oysa ecel bali poşetiyle gelmişti anne... Sonsuza uyuştu gitti can dostum. naylon kara bir poşete koyup götürdüler içlerinden biri mırıldanırken duydum "sıra bana da gelirmiş" doğru mu derler anne? gelir mi...? bu şehir çok kalabalık çok da büyük lakin insanlar küçük... kalabalıkta yalnızlık nedir bilir misin anne...? hava yine bozdu belli ki yağmur yağacak sokağın tavanı çatlak yine üstüme akacak... çöp kutusuna boyum yetişmiyor kediler tırsıyor da köpekler hırlıyor.... korkuyorum bu sabah da acım sahi ne demek kahvaltı? Oooofff..be anne!!! keşke babamı tanısaydım elele gitseydik sahile O dalgaları taşlasa, ben de, martılara simit atsaydım balık tutmayı sevmiyorum ya!!! sudan çıkan balıklar boğuluyor ben suya düştüm... Oooofff be anne!!! nolursun bir gece rüyama gel, tanımak istiyorum seni sokakta gördüğüm her kadını anne sanmayı unutmak istiyorum gelir misin? sarılmaya ihtiyacım var Kimbilir belki siz şimdi; sobada kestane pişiriyorsunuzdur babamla... kokusu geldi burnuma keşke, keşke orda olsaydım şimdi angara havalarını sevmem de, yanık türküler söylerdim size "arabesk".. hem de taaa damardan, hani emrah varya? İşte ondan... "ben yetim" "ben öksüz" "sokakların çocuğuyum"" ya da bergen abladan, "acıların kadınıyın" geçen gün, kırmızı ışıkta, arabasının camını sildiğim bir adam yirmi lira verdi.... "bozuk yok mu amca, üstünü veremem" dediğimde, -hepsi senin yavrum, bak üstünde Atatürk var... işte onun sana kurduğu devletine git o devlet çoook büyük çokkk.... devlete sığın, devlet bakar, devlet okutur, devlet senin be yavrum dedi... devlet sana, sen devlete emanet... cumhuriyet yani çocuğum, cumhuriyet.... sahi devlet ne demek anne? sahi benim mi? devletim varmış da haberim yok... nerde bu devlet? çok mu uzak, ıslık çalsam işitir mi bağırsam duyar mı sesimi... gelir mi anne? Ve; çocuk aheste aheste yumdu gözlerini yumuş o yumuş.... derin bir uykuya daldı bu uzun bir uykuydu... uuuupuzun... bir daha hiç uyanmadı... nihayet devlet geldi... emanetine sahip çıktı, devlet olur da gelmez mi!!! geldi bakkk. .. yine zatürreden deyip.. zabıt bile tuttular... ecel yine aynıydı Kemal’in, minicik parmakları arasında sıkısıkıya tuttuğu yirmi lirayı da zapta geçirdiler... devlete irat kaydı, son vergisini de vermişti çocuk... naylon kara bir poşete koyup, gittiler.... O gün devlet tam kadro görev başındaydı zabıtalar kovalamıyor polisler biber gazı sıkmıyor savcılar tutuklamıyor, doktorlar sa "otopsi tedavisindeydi" morktan giderken sokak çocuklarının senfonisini çalıyordu sessiz sirenler... artık hürdü, özgürdü, mutluydu çocuk... çünkü; yeniden yeşerecekti dönüşüme düştüğü topraktan... ordan gelmedi miydi zaten? Kul Figani Erdem Gümüş 13.04.2011 |
sırtım incecik
Isıtmıyor abam,
güneşi beklemek tüm çabam
aydan medet yok da;
sahi gün doğar mı?
bilmem çıkarmıyım sabaha anne?
Güzel bir şiirini daha beğeniyle okudum. Şairimi KUTLUYORUM...