KIZIL BİR ÖYKÜYDÜ YAŞAMAK-buselik makamında bir şarkı değil kızıl bir öyküydü yaşamak…içinde köz ve ateş- karnı kirli bir martı çığlığıyla yalnızlığını soyunup…perdesini çeker güneş sabahı hiç göremeyen gece bir yıldıza gebe kalır rahminde…ay’ı kendine seçer eş artık tükenmiştir hayatın seyir defteri…kıraçtır tüm sayfalar sokaklarda hamiline kadınların utancı satılıktır ressamlar resimleriyle sevişir…güvercinler tecavüze uğrar ve ay’dan bir bebek bekler beyaz kefeniyle…bahçesi boş mezar ölü ekerler toprağa...fakat haraçsız karışmak ne mümkün cam kırıkları ruhları kanatır dinlenir soğuk bir mezarın balkonunda zaman ve kucak açmaz toprak dertlere aynalardaki cesetlere döner insan benimse…çıplaklığımı giyinmek için tabutunda metanetle yatan turuncu ölüler koşar peşimden…gözleri buzlu cam iki dünyadan da kovdu öpüşen cinler ölümüm zoraki istifa dilekçesiydi hayattan cenazemin başında ağlıyorum mayın döşeli sorgularda yaşam /ölünce gözlerini sıkı sıkı yum sakın parolasını unutma ölümün bilirsin alışığım…en çok ben ölürüm şu anda bir çakıl taşıyım cehennemde zebanilerin ayak tırnakları ve aç köpek balıkları tek gördüğüm/ //…hayatın ölüme armağanıdır insan…// 2004 tahsin özmen,bez bebekler de üşür,çatım ajans&baskı yay,ank,2006 |