ABLAMA
ABLAMA
Sen gittikten sonra, Bir anda boşlukta buldum kendimi. Ne yapacağımı bilemedim ilk günler. Yarı uyanık uykularımdaydın hep abla; Sabahlara kadar şiirler yazmak istedim sana, Ama yazamadım bir türlü; Sanki mürekkebi kurumuştu elimdeki kalemin, Hepsi de kaybolmuştu belleğimdeki sözcüklerin. Ne yazık ki gitmişti ilham perilerim, Gelsinler diye bekledim… Bekledim… İkimiz beraber büyüdük aslında Ben dördümdeyken sen sekizinde Bazen kucağına aldın beni Bazen sırtında taşıdın Ben ne istiyorsam onu yaptın Alıç ağacına çıktın Ben seviyorum diye alıç topladın Eline ayağına batan dikenlere bile aldırmazdın Sen ne kadar fedakardın abla Beşiğimi salladın Dizlerinin üstünde uyuttun Gece yarılarına kadar bana Dede Korkut masalları anlatırdın Okula bile gitmemiştin Ama bana ders çalıştırırdın Elişleri ödevimi benimle yapardın. Yıl sonu sergisine koyduğum küpü, piramidi, dünyayı Yağlı çamurdan seninle birlikte yapmış ve boyamıştık Sen ne kadar akıllı ve becerikliydin abla Seninle ben hem abla-kardeş hem de sırdaştık Aramızda herkesten saklı planlar yapar kimseyle paylaşmazdık Bana dostluk ve arkadaşlığı sen öğretmiştin abla Kendime güvenmeyi ve sır saklamayı da Beni çok severdin, çok da şımartırdın Bir dediğimi iki etmezdin. Okula giderken harçlık koyardın cebime Elma şekeri alırım ya da su muhallebisi yerim diye Lades tutuşurduk seninle Az sonra beni yenerdin Bana yenile yenile, yenmeyi de öğretmiştin. Kangal’daydık: Bir gün bahse tutuşmuştuk seninle “Ben seni suya götürür susuz getiririm” demiştin. Kendime çok güveniyordum Bunu kabullenemedim bir türlü; Ağırıma gitmişti, İddiaya girdik. Küçük bir bakracım vardı benim, oyuncağım gibi. Onunla su taşımak hoşuma giderdi. Aldım elime, çıktık yola.. Birazdan “Nokta Pınarı”ndaydık Ağzına kadar suyla doldurdum bakracı, Kulpundan sıkıca tutmuş, kıvançla yürüyordum İçimden de “İşte kazandım” diyordum. Çok mutluydum. Gururlanmıştım. Kapımızın önüne gelince bakracı gösterip: “Tamam mı” dedim “Hayır !.. “ diye başını salladın, sonra da ekledin; “Bakracı Nokta Pınarı’ndan doldurduğunun ispatı gerek” Ben şaşkınlığa uğramıştım, Sen ise bıyık altından gülmekteydin. “Haydi dönelim şimdi, bir tanık bulalım” “Bakracı doldurduğunu görsün” dedin. Vardık pınara, kendi ellerimle döktüm suyu çeşmenin yalağına, Yeniden doldurmak için uzanıyordum ki; “Dur” dedin ve arkasından ekledin; “İddiamız burada bitti”. Sonra da; “Birimiz kazanacak, birimiz kaybedecektik” “Seni suya götürdüm, susuz getirdim” “Ben kazandım, sen kaybettin, haydi bakracını doldur da dönelim” dedin Ben dört yaşımdaydım o gün, den de sekizi bitirmiştin. O gün bana çok büyük hayat dersleri vermiştin. Senden öğrendiklerim ve unutmadıklarım: “Ben her şeyi bilirim” demeyeceksin. “Hiç kimseyle boşu boşuna iddiaya girmeyeceksin” “Senden daha akıllılar olabileceğini bileceksin” Terazinin “Kazanmak ve kaybetmek“ gibi İki kefesi olduğunu kabulleneceksin. Bunları yapabilirsen eğer; “Kaybetsen de yenik düşmezsin” O kadar zeki idin ki abla, Bütün bunları bana daha o yaşımda öğretmiştin. Yaşam boyu hiç kırmadık birbirimizi En üst düzeyde paylaştık sevgimizi Beni kollarınla değil kalbinle sarardın ve öperdin Dudaklarınla değil ruhunla dualar ederdin Ablam olduğun kadar da annem gibiydin Öyle bir belleğin vardı ki, unuttuğum şeyleri hep sana sorardım Sanki akıl defterimdin benim Artık yoksun, Beni yalnız bırakıp da gittin abla Tam bir Cumhuriyet kadınıydın; Atatürk’e ve ilkelerine bağlıydın İbadetlerini eksiksiz yapardın Laikliğe inanmış bir dindar, gerçek bir Müslüman’dın Zengin değildin ama cömerttin Gönlü zengin biriydin. Her zaman açıktı kapın TGB’ li gençlere, Onlara büyük şefkat gösterir, severdin abla Onlar da “Makbule Ana” diye toplanırlardı etrafında Hiç boş durmadın tıpkı bir arı gibi çalıştın Eline geçen azıcık emekli maaşını yüne verdin Gece gündüz demedin, yorgunluk nedir bilmedin O güzel yüreğinin sesini dinledin Elinden düşmedi hiç şişler ve tığlar Çocuklar için kazak, pantolon başlık, eldivenler ördün Çocuk Esirgeme Kurumu, Mehmetçik Vakfı’na Lösemili Çocuklar Vakfı’na gönderdin Yoksul, öksüz, hasta, boynu bükük çocukları sevindirdin Ne kadar mutlu olmuştuk son görüştüğümüzde Hiç ayrılmadan gün boyu yanında oturduk eşimle Geçmişi andık, sohbetler ettik, Eylül’ü sevdik O gün doyamadan ayrıldık birbirimize Nedendir bilmiyorum Ayrılırken helalleşmeyi de ihmal etmedik Bir kere daha, bir kere daha sarıldık birbirimize, sıcaklıkla Beni öptün, öptün, öptün doyasıya Şimdiye kadar hiç böyle ayrılmamıştık abla. Meğer o gün biz vedalaşmışız seninle… Giderken tüm mirasını bana bıraktın Büyük emeklerle yetiştirdiğin Hepsi birbirinden değerli yedi fidanı… Dalları ve nadide çiçekleriyle benim için çok değerli onlar Onlarla ben artık zengin oldum abla. Sana hep birlikte söz veriyoruz Ayrılmayacağız; Emanetlerini yaşatacağız. Sana layık olacağız… Ve son olarak diyorum ki; Hakkını bana helal ettin ama yine de bir şeyler yapmalıyım ödeşmek için Söz veriyorum: Oraya gelince ben de seni sırtımda taşıyacağım abla… 21 Eylül 2019 |