ŞERİFEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın İki yıl kadar önce kaybettiğim Sevgili Kardeşim Şerife’nin özlem ve anısına...
ŞERİFE Sevgili kardeşim, Canım benim, Umarım beni duyuyorsun, senin için şiir yazıyorum. Aslında sen benden de önce şairdin, Duygularını ne güzel de ifade ederdin. Serzenişlerini iğneleyerek hicivle dile getirirdin Haydi şimdi yardım et bana da birlikte yazalım bu şiiri Kardeşlerimin en önünde gelirdin ve tektin Yıllar geçti, hiç değişmedi, sonuç hep aynı kaldı Seninle ben “Ruh ikizleri” gibiydik Duygusal, heyecanlı, sevgi dolu ve içtenlikliydik Sevince tam severdik, gerekirse uğruna canımızı bile verirdik Ben yakalamıştın mutluluğu, bunda senin de katkın vardı Sense ne yazık ki bulamadın hak ettiğini Ama hiç karartmadın içini, şiirlerinle giderdin mutluluğa hasretini Sen benim sırdaşımdın, ben de senin Çocukluğundan itibaren bölünmez bir ikiliydik biz Sanki bir elmanın iki yarısı gibiydik Aynı şeyleri sever, aynı şeylerden hoşlanırdık Çıtı-pıtı çok zarif bir kızdın ve hep öyle kaldın Yaşın büyüdü ama hiç yaşlanmadın Çok başarılı geçmişti okul dönemin ve lise yılların Aile içinden bir akraba evliliği yaptın Ben senin severek evlendiğini sanmıştım. Hiç yakınmadın, mutlu olmaya çalıştın ve öyle göründün. Yıllar geçince değişti her şey, ben gerçeği çok geç öğrendim Ne yazık ki hüsrana uğramıştın, oysa bunu hak etmemiştin Sigaraya başladın, birisini söndürürken diğerini yaktın Çok uğraştım terk etmen için ama başaramadım. Evlatlarında buldun tüm mutluluğu; Çocukların senin her şeyindi. Canından bile kıymetliydi. Sevdin, büyüttün, eğittin ve mükemmel yetiştirdin onları. İstediğin gibi oldular; biri gerçek bir hanımefendi, biri de beyefendi Torun istedin Allah iki kız torun verdi; ikisi de güzeller güzeli. Özel okullarda okutuldular ve iyi eğitim aldılar Yüksek primler ödeyerek yaşam sigortaları yaptırdın Hafta sonu dinlenmek yerine onlar için yüzme havuzuna ayırdın. Hiçbir şeyden mahrum kalmadılar ve çok mutluydular… Ne yazık ki sonunda cahil bir annenin kurbanı oldular; Cehalet, görgüsüzlük ve rahatlığın yarattığı şımarıklık girdi araya, Beyinleri yıkandı kızların, zehirlendiler, babaya düşman edildiler. Ve her şey değişiverdi birden, akıllar raydan çıktı. Unutuldu yaşanan güzellikler, etrafı karanlık sardı. Kadir-kıymet bilmediler, çok büyük nankörlük ettiler. “Kırpık” bile senin değerini onlardan daha çok bilirdi Seni hiç üzmemiş, mutsuz etmemişti. Oysa sen öyle çok hak ediyordun ki mutluluğu. Hayat doluydun, neşe kaynağıydın bir zamanlar, On parmağında on hünerden daha fazlası bile vardı; Şiirler yazardın, şarkılar, türküler söylerdin, saz çalardın. Bizi eğlendirir ailemize mutluluk verirdin. Öyle içli bir sesin ve tarzın vardı ki ast solistlere taş çıkarırdın, Herkesi kendine hayran eder, bize de onur verirdin. Seninle, ne kadar da güzeldi o günler Şerife. Antalya’da yeğenlerinin nişan ve düğünlerinde; Sahneye çıkmış herkesi coşturmuştun sesin ve hareketlerinle Eğer müziği seçmiş olsaydın kesin zirveye yükselirdin. Öyle içten okumuştun ki şarkılarını, “Tanrı seni korusun, kem gözlerden saklasın, ağartmasın saçını geçecek uzun yıllar” sözleri ağlatmıştı herkesi. Bana göre sen göze geldin Şerife… Nazar değmiş olmalı sana.. Her Ankara’ya gidişimde; Benim sevdiğim yemekleri yapar, Taaa Batıkent’ten Abidinpaşa’ya taşırdın. Ispanaklı Ekmek, Kürt Sarması, Lahana Dolması, Ekşili Köfte, İçli Köfte, İşkembe Çorbası, Paça ve daha neler neler… Ütülmüş ayak, bulur, paça pişirirdin benim için. Bir defasında Mumbar Dolması bile yapmıştın. Çok becerikliydin, öyle güzel olurdu ki yemeklerin İçine tüm sevgini katarak pişirirdin. Sende kaldığım günler ayrı bir mutluluk olurdu bizim için Geç saatlere kadar bıkmadan sohbet ederdik, Yine de doyamazdık birbirimize. Fırsat buldukça seni ziyarete giderdim Didim’e. Orası ayrı bir güzeldi, senin çok mutluluk duyduğun bir yerdi. Kırpık sana çok iyi arkadaşlık ederdi. Bakımınla, sevginle onu uzun yaşattın, Gidince de uzun süre bunalımda kaldın. Çocuklarını merak etme, gözün arkada kalmasın İkisi de iyi, hatta iyinin de iyisi Şerife, Sen gidince Arzu, Altuğ’un anneliğini üstlendi. Tıpkı annem gidince benim ablamı onun yerine koyduğum gibi. Allah nazardan esirgesin, öyle güzel anlaşıyorlar ki !.. Altuğ sanatçı ruhu kazandı, iyi bir saz üstadı oldu. Batıkent ADD’ de hocalarının gözdesi Arzu’yu biliyorsun tıpkı bıraktığın gibi, başarılı ve mutlu. Evet Şerife, gitmek için çok acele ettin, Sıranı beklemeden bir anda çekip gittin Evet kadere boyun eğdin ama, hiç olmazsa biraz direnmeliydin. Ah Şerife Ah, yaktın kavurdun içimi.. Seni ne kadar sevdiğimi bilirsin. Ne kadar da çok özlediğimi… Doğanın kanunu bu. Kesinlikle bir gün buluşacağız. Hazırım, sıramı bekliyorum, ama senin gibi acele etmiyorum İnşallah şiirimi beğenirsin. Yanaklarından öperim. 21 Eylül 2019 / Antalya
ŞERİFE
Sevgili kardeşim, Canım benim, Umarım beni duyuyorsun, senin için şiir yazıyorum. Aslında sen benden de önce şairdin, Duygularını ne güzel de ifade ederdin. Serzenişlerini iğneleyerek hicivle dile getirirdin Haydi şimdi yardım et bana da birlikte yazalım bu şiiri Kardeşlerimin en önünde gelirdin ve tektin Yıllar geçti, hiç değişmedi, sonuç hep aynı kaldı Seninle ben “Ruh ikizleri” gibiydik Duygusal, heyecanlı, sevgi dolu ve içtenlikliydik Sevince tam severdik, gerekirse uğruna canımızı bile verirdik Ben yakalamıştın mutluluğu, bunda senin de katkın vardı Sense ne yazık ki bulamadın hak ettiğini Ama hiç karartmadın içini, şiirlerinle giderdin mutluluğa hasretini Sen benim sırdaşımdın, ben de senin Çocukluğundan itibaren bölünmez bir ikiliydik biz Sanki bir elmanın iki yarısı gibiydik Aynı şeyleri sever, aynı şeylerden hoşlanırdık Çıtı-pıtı çok zarif bir kızdın ve hep öyle kaldın Yaşın büyüdü ama hiç yaşlanmadın Çok başarılı geçmişti okul dönemin ve lise yılların Aile içinden bir akraba evliliği yaptın Ben senin severek evlendiğini sanmıştım. Hiç yakınmadın, mutlu olmaya çalıştın ve öyle göründün. Yıllar geçince değişti her şey, ben gerçeği çok geç öğrendim Ne yazık ki hüsrana uğramıştın, oysa bunu hak etmemiştin Sigaraya başladın, birisini söndürürken diğerini yaktın Çok uğraştım terk etmen için ama başaramadım. Evlatlarında buldun tüm mutluluğu; Çocukların senin her şeyindi. Canından bile kıymetliydi. Sevdin, büyüttün, eğittin ve mükemmel yetiştirdin onları. İstediğin gibi oldular; biri gerçek bir hanımefendi, biri de beyefendi Torun istedin Allah iki kız torun verdi; ikisi de güzeller güzeli. Özel okullarda okutuldular ve iyi eğitim aldılar Yüksek primler ödeyerek yaşam sigortaları yaptırdın Hafta sonu dinlenmek yerine onlar için yüzme havuzuna ayırdın. Hiçbir şeyden mahrum kalmadılar ve çok mutluydular… Ne yazık ki sonunda cahil bir annenin kurbanı oldular; Cehalet, görgüsüzlük ve rahatlığın yarattığı şımarıklık girdi araya, Beyinleri yıkandı kızların, zehirlendiler, babaya düşman edildiler. Ve her şey değişiverdi birden, akıllar raydan çıktı. Unutuldu yaşanan güzellikler, etrafı karanlık sardı. Kadir-kıymet bilmediler, çok büyük nankörlük ettiler. “Kırpık” bile senin değerini onlardan daha çok bilirdi Seni hiç üzmemiş, mutsuz etmemişti. Oysa sen öyle çok hak ediyordun ki mutluluğu. Hayat doluydun, neşe kaynağıydın bir zamanlar, On parmağında on hünerden daha fazlası bile vardı; Şiirler yazardın, şarkılar, türküler söylerdin, saz çalardın. Bizi eğlendirir ailemize mutluluk verirdin. Öyle içli bir sesin ve tarzın vardı ki ast solistlere taş çıkarırdın, Herkesi kendine hayran eder, bize de onur verirdin. Seninle, ne kadar da güzeldi o günler Şerife. Antalya’da yeğenlerinin nişan ve düğünlerinde; Sahneye çıkmış herkesi coşturmuştun sesin ve hareketlerinle Eğer müziği seçmiş olsaydın kesin zirveye yükselirdin. Öyle içten okumuştun ki şarkılarını, “Tanrı seni korusun, kem gözlerden saklasın, ağartmasın saçını geçecek uzun yıllar” sözleri ağlatmıştı herkesi. Bana göre sen göze geldin Şerife… Nazar değmiş olmalı sana.. Her Ankara’ya gidişimde; Benim sevdiğim yemekleri yapar, Taaa Batıkent’ten Abidinpaşa’ya taşırdın. Ispanaklı Ekmek, Kürt Sarması, Lahana Dolması, Ekşili Köfte, İçli Köfte, İşkembe Çorbası, Paça ve daha neler neler… Ütülmüş ayak, bulur, paça pişirirdin benim için. Bir defasında Mumbar Dolması bile yapmıştın. Çok becerikliydin, öyle güzel olurdu ki yemeklerin İçine tüm sevgini katarak pişirirdin. Sende kaldığım günler ayrı bir mutluluk olurdu bizim için Geç saatlere kadar bıkmadan sohbet ederdik, Yine de doyamazdık birbirimize. Fırsat buldukça seni ziyarete giderdim Didim’e. Orası ayrı bir güzeldi, senin çok mutluluk duyduğun bir yerdi. Kırpık sana çok iyi arkadaşlık ederdi. Bakımınla, sevginle onu uzun yaşattın, Gidince de uzun süre bunalımda kaldın. Çocuklarını merak etme, gözün arkada kalmasın İkisi de iyi, hatta iyinin de iyisi Şerife, Sen gidince Arzu, Altuğ’un anneliğini üstlendi. Tıpkı annem gidince benim ablamı onun yerine koyduğum gibi. Allah nazardan esirgesin, öyle güzel anlaşıyorlar ki !.. Altuğ sanatçı ruhu kazandı, iyi bir saz üstadı oldu. Batıkent ADD’ de hocalarının gözdesi Arzu’yu biliyorsun tıpkı bıraktığın gibi, başarılı ve mutlu. Evet Şerife, gitmek için çok acele ettin, Sıranı beklemeden bir anda çekip gittin Evet kadere boyun eğdin ama, hiç olmazsa biraz direnmeliydin. Ah Şerife Ah, yaktın kavurdun içimi.. Seni ne kadar sevdiğimi bilirsin. Ne kadar da çok özlediğimi… Doğanın kanunu bu. Kesinlikle bir gün buluşacağız. Hazırım, sıramı bekliyorum, ama senin gibi acele etmiyorum İnşallah şiirimi beğenirsin. Yanaklarından öperim. 21 Eylül 2019 / Antalya |