Göğsümüzde Hüzzam Sızılar
Sancıları kendi zarında saklıyor gece
Sessizliğin mahzeninde üşüyor hece Berelenmiş bir yürekte onca bilmece Geçiyor yıllar, döndürebilmek ne çare. Sesimizde huysuz bir ton, ahımızda an Ruhumuzda sessiz bir fon, yaşımız kan Kuşkumuz us’a direniyor, hayattır kaçan Yürek kendini kemiriyor, kalemdir yazan. Umudun bilekleri harlı, dalga kumu taşıyor Sol göğsümüzde bıçak, yapraklar sararıyor Esrik bir şarkı dilimizde, nehir tersine akıyor Tohum küsmüş toprağa, anbar küfe sarılıyor. Bulutlar inmiş gözlerimize, sırtımızda güneş Gül şafağı bekler bezgin, ayrılık ruhumuza eş En soysuz umarsızlığımıza düşer birazdan ateş Gönlündeki pranga mevsimlerini, sevgiyle geç. Kendi saltanatımızda salladık onca aşkın yapısını Çocuk ruhumuzla eskittik anıların hüzün çatısını İçtik gökyüzünün tükenmez denilen sevda şırasını Sitemli bir ömrün terkisinde geçtik hayat ovasını. Selahattin Yetgin |
Gül şafağı bekler bezgin, ayrılık ruhumuza eş
En soysuz umarsızlığımıza düşer birazdan ateş
Gönlündeki pranga mevsimlerini, sevgiyle geç.
.......
Nedensiz değildir gözlerimizdeki bulutlar ömrümüzün son deminde. Sırtımızda sandığımız güneş sevgilinin bakışlarının yansımasıdır belki de mutluluğun doruklarından doğan o bir çift göz. Güller, şafağı beklerken anlar en çok geceleri sevdiğini. Hercai yürekler dokundukça yapraklarına ayrılıkla nikahlanır, umut sofrasından aç kalkar her daim. Gönlümüzdeki pranga mevsimlerini, feryatsız figansız geçeriz sevgiye el vererek. O sevgi ki daha da erişilmez kılar uzak umutları.
Yine bir Selahattin YETGİN klasiğiydi.
Sizi okumak bir ayrıcalık şair.
Kutluyorum saygılarımla....