bekletaşlar inadına yağmursuz sıkıştırılmış camlardan su damlıyor avuçlarımı göğsüne sakla bir dudak içimi göklerin teni dediğin bekleyelim sırt sırta derin sessizlik duvarlara koşanların gelmesini kafeslerinden kopup gelirler şimdi son taç yaprağı olunur beyaz olasının kuş kanadı fırtınalar eser siyahlı saçlarda bölünür can ortasından kahveli gözlerinde yaratıcı nemi yeniliğin kahramansız italiği kabuğuma yaslanmayacağım deri atan yoldan sürünerek gelmişsin bıraktığın sözelin altı çizgili sırt dekoltesine çok adım içeri tesettürüne kalın harfler kazıdığımız geceler amenna elbet yaradan tek bir mentolünü patlatırım az sonra dudaklarıma duman emziren kentin |