AHMET HİLMİ İMAMOĞLU’NUN ARDINDAN…
…Ahmet Hilmi İmamoğlu’na rahmetle…
Manevi erzakını doldurmuş çıkınına Gönüllü asker olmuş ruhların akınına Bu limandan açılan bir daha dönmez geri Azrail’in heybeti titretir göğü, yeri Dostunu mahzun edip bekaya gidiyorsun Şimdi çok uzaklardan tebessüm ediyorsun Hayat dediğin ne ki sadece iki hece Doğum ölüm arası, biri gün biri gece Ölümüne kalemler, cümle kitap ağladı Hüzün süvarileri yürekleri dağladı Yalnızlığına yansın gazeller, kasideler Ölüm paslı bir hançer, yüreğimizi deler Sizlerin eseriyiz, izinden geliyoruz Canlar ölesi değil, inandık, biliyoruz Terk eyledi fenayı ruh kanatlanıp uçtu Erken giden yolcuya gök kapısını açtı Seneler akar durur, özlemin ateş olur Sevgin büyür gönülde yıldızlara eş olur Yerlere düşürülmez, emin ol emanetin Köprübaşı ufkunda belirecek suretin Hücum etti yüreğe eylül sarısı hüzün Nakşoldu gözümüze tebessüm eden yüzün Ölüm fedaileri büktü kollarımızı Bahçeye giren rüzgâr kırdı dallarımızı Şimdi ayrı yerlerde vuslatı bekliyoruz Zamanın gergefine düğümler ekliyoruz Göç etti Ahmet Hilmi dünya denen gurbetten Ten toprağı öpmeden beden kurtulmaz dertten Takatin kesilmesin mukaddes seferinde Hocaların hocası rahat uyu yerinde!... M.NİHAT MALKOÇ |
Ten toprağı öpmeden beden kurtulmaz dertten
gerçekten de dokunaklı ve seçkin bir şiir
yüreğine sağlık şair
saygımla